içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

SANDRAS ÖNEMLİ DOĞA ALANININ BAĞRINDAKİ PATLATMALAR DURSUN ARTIK.

SANDRAS ÖNEMLİ DOĞA ALANININ BAĞRINDAKİ PATLATMALAR DURSUN ARTIK.

SANDRAS ÖNEMLİ DOĞA ALANININ BAĞRINDAKİ PATLATMALAR DURSUN ARTIK.
Haberi Sesli Dinle

Damla Madenciliğin Ortaca bölgesindeki Çaylı, Gölbaşı köylerinde ve Köyceğiz Akyaka, Pınarköy bölgelerindeki patlatmalı yeraltı krom ocağı ve maden arama projelerine Muğla Valiliğinin verdiği ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR kararı iptali ve yürütmesinin durdurulması için bölge vatandaşları tarafından dava açılmıştır. Sandrası koruma platformu olarak bu davaların arkasındayız.

Sandras’ı Koruma Platformu olarak bizler, doğamızı ve yaşam hakkımızı sistematik bir biçimde tehdit eden sermaye ve rant açlığına karşı, sürdürülebilir bir ekosistem için yaşam mücadelemize devam ediyoruz. Anayasanın 56. maddesinde geçen ve Birleşmiş Milletlerce de tanınan insan haklarımız olan sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı her geçen gün yasalar hiçe sayılarak yeni maden proje ve talepleri ile ihlal edilmektedir. 48. Oturum, 13. İlke Kararında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi çevresel bozulma, iklim değişikliği ve sürdürülebilir olmayan kalkınmanın gelecek nesillerin yaşam hakkı dahil temel insan haklarını ihlal ettiğini açıkça belirtmiştir.

 

Sandras dağı, su kaynakları ,toprağı, barındırdığı tüm endemik ve çoğu tehlike altında olan bitki ve hayvan biyomları ile bölgemizin ana ve en önemli yaşam kaynağıdır. Bu bağlamda bölgedeki maden projelerinin bölgemize getireceği iddia edilen kamu yararı; bölge doğasının ve su kaynaklarının korunarak gelecek nesillere aktarılması, sosyo-kültürel yapının, kırsal yaşam alanlarının ve toplumsal huzurun korunmasıyla elde edilecek kamu yararından daha üstün değildir. Maden projelerinin varlığı dahi bölgede hali hazırda süregelen kamu yararına açık bir tehdit oluşturmaktadır.

 

ÖÇK VE DOĞAL KORUMA ALANLARI

 

Günümüzde iklim değişikliği ve genel kuraklığın boyutu nedeniyle ekosistemler üzerindeki stresi azaltmak ve ekolojik restorasyon çalışmalarını yaygınlaştırmak gerekmektedir.  Buna rağmen baskılar devam etmekte, biyoçeşitlilik üzerindeki tehlikeler artmaktadır. Doğa Derneği’nin değerlendirmesine göre, proje alanları ve çevresi uluslararası kriterlerce belirlenen üç önemli Doğa alanının kesiştiği bir bölgededir. Maden projeleri bu hassas ekosistemleri ve içerisindeki binlerce endemik canlıyı tehdit etmektedir. Maden ruhsat sahası ve işletme alanının bir kısmı, Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Alanı içinde kalmaktadır. Bölge aynı zamanda aşağıdaki haritada da gözlemlenebileceği üzere Önemli Doğa Alanı, Doğal Sit, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Kartal Gölü Milli Parkı gibi doğal değerleri yüksek, korunan alanlarla iç içedir.

FLORA & FAUNA

 

Doğa Derneği’nin bölgede yapmış olduğu Önemli Doğa Alanları araştırmasına göre bölgede 63 bitki taksonu ÖDA (tehlike altındaki biyolojik çeşitlilik) kriterlerine uyuyor ve bu bitkilerin dünya üzerindeki bilinen tek bir arada gözlemi Sandras namıdeğer Çiçekbaba Dağı’nda bulunuyor. Akdeniz biyomuna özgü ve dar yayılışlı  Lacerta oertzeni kertenkelesi, yine Akdeniz biyomuna özgü ve ülkemize endemik büyük esmer (Maniola megala) ile nesli bölgesel ölçekte tehlike altında olan karagözlü mavi kelebek (Glaucopsyche alexis) de bölgede tehlike altındaki diğer türler arasında.

 

Sandras ekosisteminin bütünlüğü ve korunması anayasal hak ve sorumluluğumuzdur. Damla Madenciliğin Ortaca bölgesindeki Çaylı, Gölbaşı köylerinde ve Köyceğiz Akyaka, Pınarköy bölgelerindeki patlatmalı yeraltı krom ocağı ve maden arama projeleri yalnızca bu bölgelerde değil, Muğla genelinde geri dönülemez ekolojik yıkımlar oluşturacak, bölge için elzem olan zengin su kaynaklarını kurutacak ve yönünü değiştirecek, toprak ve habitat canlılığını büyük ölçüde tahrip edecektir.  

 

BİTKİSEL TOPRAK & CANLILIK

 

14 yıl sürecek maden projesi için, milyonlarca yılda oluşmuş bitkisel toprak 54 dönümlük proje alanından 5 ay boyunca saatte 16 ton olmak üzere sıyrılacak, ve canlılığını geri dönülemez şekilde yitirecektir. Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan Arazilerin Doğaya Yeniden Kazandırılması Yönetmeliği’nin fiiliyatta gerçekten uygulanmadığı açıktır. Uygulansa dahi toprağın yeniden canlanması bilimsel olarak yüzyıllar alan bir süreçtir. Sondajlı maden aramalarında ÇED raporu kanunen gereklidir.

 

YERALTI SULARI & SU KAYNAKLARI

 

Damla Madencilik proje tanıtım dosyasında kümülatif etki değerlendirmesi, kapsamlı ve gerçekçi bir çevresel ve hidrojeolojik değerlendirme yapmamış ve Proje Tanıtım Dosyasında belirtilen çevresel incelemeleri literatürün ötesine geçmemiştir. Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji uzmanı Dr. Eşref Atabey’in raporuna göre; proje alanı dahilinde Gölbaşı ovası beslenim alanı, Kocabel ve Sıtma dereleri, Karanlık dere madensel atık ile kirlenme riski altındadır. Projenin gerçekleşmesi durumunda,  maden galerileri ve dinamit patlatmalarıyla yeraltı suyolu bağlantıları kesilecek, bölgeye 200 mt uzaklıktaki Kaklık su kaynağı, 50 adet su kuyusu, ve projeye 2km mesafedeki Yuvarlakçay ve Muğla Dalaman sulama alanlarının da su seviyesi düşecek veya kuruyacaktır. Proje tanıtım dosyasında belirtilen 14 yıl boyunca, günde 6, ayda 180, yılda 1800 patlatma ile yılda 34.6 ton dinamit patlatması kaya kütlesi yapılarını bozacak,  yer altı su yollarını değiştirerek azaltacak yada tamamen kurutacaktır.

 

ORMAN ARAZİSİ TAHRİBATI

 

Daha önce açılmış maden ocaklarının, sıkça yaşanan orman yangınlarının, ve tüm işletme faaliyetlerinin bölgede yaratmış olduğu tahribat bütünsel bir çevresel etkiye sahiptir ve yadsınamaz. Anayasa’nın 169. maddesine göre devlet halihazırda mevcut orman alanlarını korumak ve orman alanlarının genişletilmesi için gerekli kanunları koymakla yükümlüdür. Çevresel tahribatın günümüzdeki hissedilebilir ve ölçülebilir etkilerine rağmen, TEMA vakfı raporlarına göre “Muğla ormanlarının %33'ü ihale ruhsat alanlarına, %19'u işletme ruhsat alanlarına, %13'ü arama ruhsat alanlarına tahsis edilmiştir.” Toplamda orman alanlarının yüzde 65’inin hukuksuzca ranta açıldığı açıkça görülmektedir. Maden projesinin gerçekleşmesi durumunda 11.000 kızılçam ağacı kesilecek, bölgedeki canlılar da yok olacaktır.

 

Bizler Sandrası Koruma Platformu olarak doğal habitat, flora fauna ve ekosistemin tümüne zararlı olan, toprak yapısını, bölge tarım ve hayvancılık faaliyetlerini, su kaynaklarını tahrip eden, ve 1. grupta sınıflandırılan kesin kanserojen asbest salınımı sebebiyle insan sağlığını tehlikeye atan patlatmalı krom madeni projelerine Muğla Valiliğince verilen ÇED gerekli değildir kararını hukuksuz buluyor ve bu karara karşı bölge insanımızın açtığı davaları destekliyoruz.

 

Tüm ilgili devlet kurumlarından taleplerimiz:

 

-Damla Madenciliğin Arama ve Patlatmalı Yeraltı Krom Maden Ocağı projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir kararının acilen yürütmesinin durdurulması,iptal edilmesi

 

-Sandras Dağı eteklerindeki mevcut maden ocaklarının hemen durdurulması, tahrip edilen alanların düzeltilmesi ve yeniden ağaçlandırılması

- Sandras Dağı’nda maden dahil telafisi mümkün olmayacak doğa tahribatına sebebiyet veren tüm faaliyetlerin durdurulması, yeni talepler ve kapasite artırım talepleri için “ÇED olumsuz” kararı verilmesi ve izinlerin iptal edilmesi

 

- Anayasanın 59. ve 169. maddelerinin gözetilmesi

 

- Türkiye’nin de taraf olduğu BERN sözleşmesine uyularak Sandras bölgesi içerisindeki Orman bakanlığınca koruma altına alınan yaban hayatın fiili anlamda da korunma altına alınması

- “Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı”nın Gökçeova Gölü de dahil olacak şekilde genişletilerek, Sandras Dağı’nın tamamı ve etki alanındaki çevresinin  koruma altına alınmasıdır.

 

Tüm yaşam savunucularını ve vicdan sahibi halkımızı Çiçek Baba’nın, yaşayan ormanların, suyun, toprağın ve binlerce canlının meskeni Sandras ile dayanışmaya çağırıyoruz !

 

Tarih: 11-09-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum