içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Depremle Uyanmak...

Depremle Uyanmak...

Depremle Uyanmak...
Haberi Sesli Dinle

Datça Havadis: (Adil Çulhaoğlu)
Geçtiğimiz yıl Kadirli’de baba evinde Çukurova’nın turizm ve kültür değerlerini konu alan makaleler yazdığım günlerde, ben de 6 Şubat’ta sabaha karşı depremin yarattığı sarsıntının neden olduğu gürültüyle uyandım.
5 şubat akşamı geç saatlere kadar çektiğim fotoğrafları dosyalamış, bir makaleyi bitirip yatak odasında uyumaya  geçtiğimde, saatler 01.00'ı gösteriyordu. Yatağın üzerinde sağa sola savularak, bir gürültüyle uyandım. Ne olduğuna anlam verene kadar bir süre geçti. Deprem olduğunu fark ettiğimde, odadaki dolap kapaklarının çıkardığı gürültü bir süre daha devam etti. Sonra bir sessizlik oldu, dışarıdan gelen, komşuların ‘deprem oldu… İn aşağıya…’ seslenişlerine pencereyi açıp ‘iyi olduğumu’ söyledim. Elektrikler kesilmiş karanlığa gömülmüştük. Bahçeye toplanan komşular, karanlıkta cep telefonlarının ışığı ile evlerden uzak açıkta duruyorlardı. Hızla giyinip, cep telefonunu alıp, ben  de dışarıya yöneldiğimde, merdivenlerin yıkılabileceği aklıma geliyordu, telefonun ışığında sağlam olduğunu görünce tek katlı evden aşağıya indim. Kardeşim Süleyman telefon ediyordu. Herhangi bir problemimizin olmadığını öğreniyorduk. Apartmandan çıkıp gelmesini söyledim. Arkadaşım Yaşar’ı arıyorum, binada problem yok ama mutfak raflarındaki eşyalar dökülmüş, onları temizlemekle uğraştığını söylüyordu.


 Komşularımızla, korkmuş çocukları ‘geçti artık’ diyerek, sakinleştirmeye çalıştık bir süre. Ardından soğuktan korunmak için arabalara doluştuk. Yakınlarımızdaki komşulardan herhangi bir yaralanma yoktu, ama karanlıkta binaların durumunu anlamak mümkün değildi. Yeni Mahalle’de çok katlı bir apartmanda oturan, Süleyman eşi Zarife ile yiğenlerim Melisu, Uğur yanında komşuları bir karı kocayı da alıp geldi. Artçı sarsıntılar olması durumunda olası yıkıntıların altında kalmamak için arabayla binalardan uzak açık alana çıkmaya karar verdik. Herkes birbirine deprem anlarını anlattı bir süre. Osman Nuri Saygılı  Caddesinde yola park edip arabada ısınmaya çalıştık. Arabada radyoyu açtığımda,7.7 şiddetinde depremin 11 ilde meydana geldiği, acil durum ilan edildiğini duyunca yaşadığımız depremin korkunç sonuçlarının olabileceğini anladık. Şehir adeta sessizliğe gömülmüştü, herkes soğukta açık alanda kalmaya çalışıyordu. Bir süre sonra yakınlarını merak edenlerin arabayla geliş gidişlerinin arttığını görüyorduk.


Hava aydınlandığında bizim evde herhangi bir hasar olmadığını görünce eve gitmeye karar verdik. Elektrikler de gelmiş normale dönmeye başlamıştık, ancak Televizyonlardaki haberler yıkılan binalar, çöken yollar, depremin meydana getirdiği yıkımın, gittikçe arttığını gösteriyordu. Sosyal medyadaki arkadaşlardan Kadirli’de pek az hasar olduğu bilgileri geliyordu.
 Süleyman alışveriş yapmak için merkeze gidip gelmiş, marketlerin raflarında ne varsa yerlerde olduğunu, çoğunun kapalı olduğunu söylüyordu. Ekmek ve su alabildiğini, bu arada evlerini kontrol ettiğini bir hasar olmadığını gördüğünü anlatıyordu. Evde kahvaltıdan sonra herkese bir yorgunluk çökmüş, depremin bittiği düşüncesiyle Süleymanlar da evlerine gitmişti. Ben de kanepede dinlenmek için uzanmış Televizyonda olup bitenleri izlemeye çalışıyordum. Saat 13 gibi, bir sarsıntı daha meydana geldi.  Hızla kalktım, depremin şiddetinin beni sendelettiğini hatırlıyorum. Yeniden bahçeye iniyordum. Herkes kendini yeniden dışarı atmıştı. İlk depremden daha kısa süren 7.6 şiddetindeki sarsıntıyı daha fazla hissetmiştik. Komşularla açık alanda yeniden buluşuyorduk.
Bulabildiğimiz malzemelerle ateş yakıp etrafında ısınmaya çalıştığımız anlarda, karşımızdaki Lastikçi Dündar eski lastikleri yakacak olarak veriyordu. Cadde boyunca üşümemek için Yaşar ile yürümeye başladık. Karşımızdaki caminin büyük bölümü ve minaresi yıkılmış durumdaydı. Yaşar’ın evinin karşısındaki Adanalı Kebapçısı Oğuz’un bahçesinde ateş yakıp ısınmaya çalışırken, yiyecek bir şeyler var mı diye sorduğumda, Oğuz lokantanın içine bak demiş, gittiğimde iç duvarların çatlamış, sıvalar dökülmüş olduğunu görüyordum. Karşısındaki Market işleten Murat geceki depremde, raflardan aşağıya dökülen yiyecek ve içecekleri temizlerken,2. Depremde raflarda kalanlar da dökülünce dükkanı terk ettiğini söylüyordu. Mahallede 2 kattan fazla çok katlı binalarda ve apartmanlarda çatlamalar ve yıkılan duvarlar görülüyordu. Bazı binalar kullanılamaz haldeydi. 
Akşam karanlığı çökünce, elektrikler yeniden gelmiş, Süleymanların da çok katlı binalarından bir süre uzak kalmalarının daha iyi olacağına karar verip, yeniden tek katlı binamızdaki biz de eve dönmüştük, kaloriferler çalışmaya başlayınca ısınmaya başlamıştık. Arada küçük artçı sarsıntılar oluyordu, belki bize öyle geliyordu. Televizyonda haber olarak duyduğumuzda inanıyorduk artçı sarsıntıların olduğuna. Ancak  musluklardan akan su önceleri bulanıklaşmış, sonra çamur rengine bürünmüştü. İçecek su en önemli ihtiyaç haline geliyordu. Sarsıntıdan borularda patlamalar olmuş. Merkezde, Zincir marketler, banka şubeleri, kafeler, lokantalar ve çoğu işletmeler kapalıydı. İşletme sahipleri, çalışanlar da bu durumdan etkilenmiş, açabilen lokantalar ücretsiz çorba ve yemek veriyordu ihtiyaç sahiplerine. Kadirli’de Kahramanmaraş ve  Osmaniye, Hatay’a yardıma gidenler, başta su ve çeşitli yardım malzemesi taşıyan genç gönüllüler vardı. 
 Mahalledeki fırının açık olması ve küçük marketlerden ihtiyaçların giderilmesi konusunda sıkıntı çekmiyorduk. Bir süre sonra Kadirli’den ayrılma zamanım geldiği halde, orda depremi yaşadığım, korkuyu endişeyi, beraber olma ve yardımlaşmayı paylaştığım, kardeşimi, akrabalarımı, komşularımı, arkadaşlarımı, dostlarımı yalnız bırakmış, terk etmiş olma duygusu,  gidişimi erteletti.
Yaşadığımız depremin bizlerde bıraktığı derin izler, özellikle de çocukların yaşadığı korku ve psikolojik sorunlar zamanla giderilebilir belki. Ama depremde enkaz altında kalıp uyanamayan, eş, kardeş, çocuklar, akrabalar, komşular, sevdiklerimizin yoklukları, bıraktıkları acı dolu izler hep bizde var olacak.
Depremden etkilenen 11 şehrindeki insanlarımıza yurdumuzun dört bir yanından yardımlar ilk andan itibaren yağdı, yardıma koşuldu. Bir süre geçtikten sonra zamanla depremin yarattığı yıkımın izlerini acılarını unutmadan ayakta kalmaya çalışan insanlarımız ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlarıyla kamunun desteği ile mücadele etseler de yalnızlık duygusu yaşamaya başladılar.

 

Tarih: 28-02-2024

FACEBOOK YORUM
Yorum