içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

YAZMAYACAKTIM AMA YAZIYORUM

Yazacağım olay ve konu biraz da kişisel olacağı için, hiç bu konulara girmeyi düşünmüyordum ama yine de hariçten bir gazel olacağı için yazmaya karar verdim.

    Öncelikle belirteyim, bu ülkede Orta okuldan bu yana ister kendi isteğim ile ister de kendimi içinde bulduğum için, hep yaşamım sol siyasetin içinde geçti.

     Anlatacaklarımdan dolayı, böyle bir dönemde siyasetin içinde İLKELİ olarak bulunduğum için, KÖPEKLER GİBİ PİŞMANIM. 

   Neden mi?

   Haydi Ortaokul ve Lise yılları arkadaşlarım ile birlikte güzel mücadele günleri idi. Bundan pişman değilim.

   Gel gelelim Üniversite yıllarım, tam bir işkence.

    Ön kayıt ile girdiğim Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi iki cami arasında kalmış binamaz vaziyeti idi. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Güler Tanyolaç'ın değerli eşleri Atilla Tanyolaç ve Dekan hocaların anlayışı ile belgelerimi alıp fakülteden üçüncü hafta ayrıldım.

    Aynı yıl Antalya İnşaat açıldı, CHP il başkanı da olan Değerli Dostum Ömer Melli'nin ağabeyi, Şevki Melli'ler ile birlikte okula kayıt yaptırdık, başladık okumaya.

    Okul Topçular'da idi ama teknik resim derslerini Endüstri Meslek Lisesi dersliklerinde yapıyorduk.

    Bizim gurup Perşembe gidiyordu teknik resim derslerine ama Çarşamba günü giden gurup, "sağ görüşlü öğrenciler" ile kavga etmişler,  bir muhbir sayesinde hiç bir şeyden haberim olmamasına karşın, Perşembe günü sabahtan ben dahil 7-8 arkadaşı polis geldi aldı ve gün sonunda kendimizi, savcının deyimi ile "sağ görüşlü öğrencileri darp" suçundan ANTALYA KAPALI CEZAEVLERİNDE bulduk.

    Masumiyetimiz Av Gürkut Açar ve Av Malik Günal'lar sayesinde ispatlandı ve beş gün sonra ceza evinden çıktık.

   Çıktık ama bu not meğer "gizli sicil" sayılıp hep karşıma çıkacaktı.

   Sonra Hacettepe Üniversitesi yılları, derken Yurtkur Genel Müdürü ŞahP AR sayesinde bürokrasi macerası başladı.

  O dönemler yönetimlerde hep sağ iktidarlar. Ben çirkin ördek yavrusu "SAKINCALI Piyade".

     O yıllar sakıncalı bakılırken, daha sonra dönemin Bakanları ile sohbetlerde "boş ver o yılları, sen adam gibi adamışsın" sözleri, iltifat gibi geliyordu. 

    Derken, CHP yeniden açıldı ve bir çok Yurtsever aydın gibi Deniz Baykal bizden de projeler yapmamızı istediler.

   O yıllar Süleyman Demirel Üniversitesinde tıp fakültesinde Prof Dr olan Metin L Baydar ile yolumuz kesişecekti.

    O dönemde kurduğumuz YEDİNCİ OK DÜŞÜNCE TOPLULUĞU"NUN takım kaptanlığını da ben yapıyordum.

   İbrahim Atilla, Hüseyin hocalar gibi hocalara ek, maliyeden, hazineden, Sayıştay'dan, Devleti tanıyan güçlü bir ekip kurduk.

    "ŞİMDİ CHP ZAMANI, ÜLKEYİ SOYDURMAYACAĞIZ, DEVLETİ BÖLDURMEYECEĞİZ, HALKI EZDİRMEYECEĞİZ" gibi bir seçim sloganları bizim proje notlarından çıkmıştı.

    ABD Başkanı Bill Clinton'un bir seçim Projesi bize "AİLE SİGORTASI VE YURTTAŞLIK PAYI" projemize fikir babalığı yaptı.

    Gerek Deniz Bey dönemi, gerekse de Kemal Kılıçdaroğlu dönemi BİHLUN TAMAYLIGİL koordinatörlüğünde onlarca projesi hazırlayıp sunduk.

    En son 2019 Yerel Yönetimler seçimi öncesi  Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Tuncay Özkan aracılığı ile takım kaptanı olarak beni davet ettiler, Parti'nin Afyon ve İzmir toplantılarının temel bilgi sunumlarını hazırladık ve Genel Başkana sunduk.

    Türkiye'nin değişik yerlerinden gelen Akademik personelin masraflarının karşılanması için önce Bülent Ecevit vakfında konuşlandırılmamız istendi ama Rahşan Hanım kabul etmedi.

    Benzer bir iki çaba da olumsuz sonuçlanınca CHP Eğitim Bilim Platformunda çalışmamız istendi.

     Sorumlusu Fethi Açıkel'in önerdiği program sağlıklı çalışmayacağı için kabul etmedim.

     Yerel seçimler öncesi Ankara'ya gelen İzmir Büyük Şehir Belediyesi Genel Sekreteri Antalyalı hemşerim Ersu HIZIR'da takıma katıldı ve tüm CHP'Lİ Belediyelerin seçim sonrası MALİ ANALİZİNİ yaptık ve ilgili Genel Başkan Yardımcısı Seyit TORUN'A hiç bir bedel telep etmeden, o günün parası ile 15. Bin TL cebinden masraf yaparak teslim ettik.

     Sonuç mu?

       Hiç bir başarı, cezasız kalmazdı. Biz, ne partiye girebildik, ne de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştürüldük.

     Ha bu arada da unutmadan yazayım. 

    2011 MV Seçimlerinde, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Genel Sekreter BİHLUN Hanım bana Antalya'dan seçilecek sıradan Milletvekilliği teklif etmişti, Osman Kaptan ve Deniz Baykal'ın "istemezük" demeleri üzerine gerçekleşmedi. Şahit, önceki Çankaya Belediye Başkanı Prof Dr Muzaffer Eryılmaz ve o gün Tunalı Hilmi Caddesinde teselli ettiklerim.

     Ankara'da yıllarca Antalyalılar Derneği Başkanlığı ve Antalyalılar Evi Kurucu başkanlığı yapmış, özellikle Belediye başkanından,  milletvekiline kadar bir çok kişinin yaşamına dokunmuş bir kişi olarak, ben siyasete "pes ediyorum".

     Çünkü partili ve seçmen, "adamının adamını, yoksa madamının madamını" seçmekte kararlı.

        O yüzden, seçmen nasıl MV seçiminde "özenli" ise, seçilenler de parti yönetimi ve Genel Başkan seçiminde o kadar "özenli".

   Ve sonra da hepimiz bu ÖZENSİZLİK içinde, parti, ülke ve herşeyin düzelmesini bekliyoruz değil mi?

     İsmet İnönü'nün deyimi ile, "HADİ CANIM SENDE!..'

 

Bu yazı 2113 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum