içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BİZİM KIZLARIMIZ!

Kaç gündür Televizyonun karşısında hop oturup hop kalkıyoruz. Bunun sebebi de ba(ğ)zılarının “Filenin Sultanları”, Atatürkçülerin ise “Ata’nın Kızları” dedikleri “A Milli Kadın Voleybol Takımı”. Dile kolay, dünya 1 Numarası A Milli Kadın Voleybol takımımız,  22 maçtır, kimseye yenilmedi ve Türkiye’nin “2024 Paris Olimpiyatları”na katılma hakkını bileğinin gücüyle kazandı. En son Japonya’da seyircisinin önünde ev sahibi Japonya’yı 3-1 gibi net bir skorla mağlup etti. Aslında bu beklenen bir sonuçtu. Milletler Lig’ine katılma hakkı kazanan, Avrupa Şampiyonu olan kızlarımızdan bunu bekliyorduk.

Kızlarımız bu başarılarını Cumuhuriyetimizin 100. kuruluş yılında Atalarına armağan ettiler. Bunu takdir etmemek de olmaz doğrusu.

 

 

Bu arada, İzmirli milli sporcu Buse Tosun Çavuşoğlu, Sırbıstanın başkenti Belgrad’da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’nda, finalde, Moğolistanlı rakibini yenerek altın madalya kazandı. İstanbul havalimanında basın mensuplarına konuşan Buse, “Gümüşte ve bronz madalyada kaçan çok maçım oldu. O madalyalar beni mutlu etmeyecekti. Bugün ülkeme olimpiyat kotası ve dünya şampiyonluğu kazandırdım. İnşallah bunu olimyipatlarda altın madalya alarak devam ettirmek istiyorum.” dedi.

 

 “Ata’nın Kızlarına” ve “Buse Tosun Çavuşoğlu”na olimpiyatlarda başarılar diliyoruz.

*****

Bu bölümünde “Orta Doğu Teknik Üniversitesi”nin yaptığı bir uyarıdan söz etmek istiyorum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü ve ODTÜ İklim Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Türkiye’yi çevreleyen denizlerde, yüzey suyu sıcaklıklarının deniz ekosisteminde değişimlere neden olduğunu söyledi.

Barış Salihoğlu. “Akdeniz’de yapı giderek değişiyor, artan sıcaklıklar Kızıldeniz türlerinin giderek Ege’ye oradan da Marmara ve Karadeniz’e doğru yayılmasına yol açmış durumda. Deniz üretkenliği bazı bölgelerde artarken bazı bölgelerde düşmekte” dedi. Salihoğlu alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı: “Bütün denizlerimizdeki kirlilik, avcılık gibi baskıları kontrol altına almamız, denizleri planlamamız, koruma alanlarını artırmamız lazım. Yoksa iklime dirençli denizler oluşturamayız. Nasıl ‘iklime dirençli şehirler’ diyorsak denizi de aynı şekilde planlayıp “iklime dirençli deniz ekosistemleri”ni hayata geçirmemiz gerekiyor.”

*****

 

Şimdi de size ülkemize karşı işlenmiş bir suçu anlatmak istiyorum.

Madem yerli otomobilden bahsediyoruz. O halde gelin size gerçek bir yerli jeep üretiminin hikayesini anlatayım... Tuzla Jeep Fabrikasını biliyor musunuz? Tamamen yerli jeep üreten fabrikamızdı. 2006 yılında ''Gerek yok” denilerek kapatıldı

Fabrika aslında 1954 yılında “Türk Willys Overland” adı ile kuruldu. O zamanlarda ABD’den parça getirtilerek sivil/askeri cipler üretiliyordu

İlk başlarda yerli üretimi sadece %2 ydi. 1960’ların sonunda ise yerli üretimi %60 lara kadar çıktı.

1986 yılında fabrika, TSK ya devredildi ve “T-Model” isimli proje ile yerli üretim cipler üzerinde çalışılmaya başlandı.

1988 yılında YTÜ, projeye ortak oldu ve %100 yerli askeri jeep üretimine,

1990 yılında %100 yerli GT ve GTD Model olarak askerî jip üretimine başlandı. Araçlara ait marka tescili, 1995’te Türk Patent Enstitüsü tarafından ‘Tuzla 1013’ adı ve ‘T’ logosuyla yapıldı. Ayrıca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nden araç tip onay belgeleri alınarak, ihracat için gerekli şartlar elde edildi. Ve fabrikada 1990’dan 2006 yılına kadar her türlü ihtiyaca yönelik binlerce jip üretildi. 15 farklı türde arazi aracı üretilebiliyordu, Peki sonra ne oldu?

2006 yılında ''Artık ihtiyaç yok'' denilerek fabrika ne yazık ki kapatıldı.

Düşmanı dışırıda aramamıza gerek yok.

 

Bugünlük de bu kadar!

Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!

Datça Havadis’siz Kalmayın!

 

 

Bu yazı 2298 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum