içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bir zamanlar vatan hainiymişim!.. (III)

Yeni hükümet her an iktidardan düşebilirdi. Oysa Çelik Gülersoy dayanabildiğin kadar dayan olmazsa TTOK’da yayınların başına geçersin diye bana güvence vermiş ve beni biraz olsun rahatlatmıştı.

 Bu sırada şimdi ismini bile hatırlamadığım İstanbul Kültür Müdürü, yardımcısı olmamı istemişti. Kendisine dilekçemi verdim ve beklemeye başladım. Bir süre hiç haber çıkmayınca bir gün kendisine uğradım ve ne olduğunu sorunca beklemediğim bir yanıtla karşılaşmıştım…

Müdür büyük bir suç işlemiş gibi korku içerisindeydi:

-Aman senle konuştuğumu kimseye söyleme, bana dilekçe verdiğini de… Ben kültür yardımcılığı için seninle aramızda konuşma geçmedi…

Anlaşılan Ankara’daki aklı evveller vatan haininden hiç kültür müdür yardımcısı olur mu diye korkutmuş veya zılgıtlamış olmalılar. Yerini dolduramayan kişileri bir yerlere atarsanız anlayıp dinlemeden korkar bir kenara saklanırlar. Ne garip değil mi; ilerideki yıllarda İstanbul Kültür Yardımcısı ve önde gelen müzelere müdür olarak atanmıştım.

Bir Müze Müdürünün Anıları kitabımda buna benzer trajik olaylara değinmeden geçmedim.    Beklendiği gibi hükümet düşünce Kültür Bakanı Tevfik Koraltan olmuş, üst yönetim tamamen değişmişti. Böyle olunca benim iki yıla yaklaşan İzmit maceram sona ermiş, Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü olmuştum.

Merak ettim, araştırdım; vatan hainliği ile bazılarının beni nasıl suçladıklarını sonraki yıllarda öğrendim. Gerçekte bu yöndeki suçlamalar cehaletin veya kıskançlığın tipik örneğiydi.

O yılarda önce Tercüman sonra da Bizim Anadolu gazetelerinde yazmışım. Sağ eğilimli gazeteler oldukları doğruydu ama ben siyaset değil; tarih ve sanat tarihi konulu yazılar yazıyordum. Bakanlığın genelgelerinde müzecilerden siyasi olmayan kültürel konulu yazılar yazılması isteniyordu. Kısa bir süre sonra Cumhuriyet gazetesi de yazılarımı yayınlamıştı. Nedense ondan hiç söz edilmemişti.

1977-1978 yıllarda MHP’li ülkücüler, sonradan onlara bir de komando yakıştırılmıştı. Onlarda solcular da iyi ısıtan, bol cepli parka giyiyorlardı. Kuzenim Bnb. Ekmel Ergüvenç’in yardımıyla ORKO’dan subay parkası almış ve onu giyiyordum. Suçlandığım parka subay parkasıydı…

Vatan haini olmam konusundaki üçüncü suçlama müzede MHP sloganlarını teşhir etmemmiş… Aslında bir yerde doğru bir suçlama (!) olmalı…

MHP’li olarak suçlanmamın ilginç bir hikâyesi vardır. Gazetecilerin ödül yarışmasında o sırada yazdığım gazete beni yarışmaya katmıştı. Köşe yazarlığı dalında üçüncülük ödülü bana verilmişti. Aradan zaman geçti birinci kim olmuştu hatırlamıyorum; sanırım ikinci Galip Erdem üçüncü de bendim. Ödül törenine Başbakan Yardımcıları Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş katılmış, ikinciye Erbakan üçüncü olan bana da Türkeş bakır bir tabak vermişti. O tabağı anı olarak hala saklarım. Ödül töreninden sonra Türkeş’in başarılarımdan ötürü beni plaketle ödüllendirdiği ileri sürülmüş ve böylece hakkımda yapılan suçlamalar kanıtlanmış olmuştu!.. Merak ediyorum ikinci olup ödülü Erbakan’dan alsaydım ne olacaktı?

 

Çağdaş müzeciliğini ön gördüğü koşullardan birisi de sergiler açılmasıydı. Ben de buna uyarak Rölöve ve Restorasyan Merkezi Müdürü Mimar Hüsrev Tayla’dan fotoğraflarla “Türk Evleri” sergisini açmasını rica etmiştim. Sergi kültür çevrelerinden epeyce beğeni almıştı. Anadolu’daki tarihi evlerden birinin duvarına üç hilal çizildiğini ne Hüsrev Tayla ne de ben görmüştük. Öküzün altında buzağı arayanlar meğer onu görüp beni slogan teşhir etmekle suçlamışlar.  Aynı olay bir akademisyen arkadaşın da başına gelmiş, sivil mimari duvarına bir küfür ile resim çizilmiş, kimse fark etmemiş, bilimsel dergide yayınlanana kadar… 

Konferans dizilerimde dönemin ünlü akademisyenlerine yer vermiştim. Meğer onları da sağcı  yapmışlar ve beni de suçlamışlar!..

Bunun gibi saçma sapan, ipe sapa gelmez suçlamalardan şimdilerde aklımda kalanlar bunlar…

O yılların karmaşasında iktidar değişmiş, bizim boynumuza vatan haini yaftasını asanlar dağıtılmış, bizler aklanmış, yeni görevlere doğru yürümüştük.

Merak ediyorum; müzeler teşkilatında onların isimlerini hatırlayan veya yad edenler var mı? Hiç sanmıyorum..

 

Bu yazı 2875 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum