içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ülkeme, İçim Sızlıyor!..

Elbette ki herkes, bir şey; herkes her şeyi biliyor. herkes düşünüyor, görüyor da; BUNLARIN HEPSİ GÜZEL DE,  sonuç?

Benim dünyaya bakış açım soldan, hakça, halkça ve demokratça. İnsan ve insanlar ile birlikte, İNSANCA.

Konuştuğum insanların hemen hemen tamamı sayılacak kadarı bir çok şeyden Endişeli. Güvensiz. Üzgün. Mutsuz.

Bedava tabağına, kaşık çalan hatırı sayılır bir gurup var ki, ne deseniz de, ne düşünseniz de onlar için her şey, boş. Hem de bomboş!.. Bedava yaşamak, bir yaşam biçimi olmuş.

Yıllar önce duymuştum, "Bedava sirke, baldan tatlıdır" da, "Bedavadan da, daha pahalı  bir şey yoktur" diye.

Evet, bu günün dünyasında herkes her şeyi görüyor, biliyor ama, gösterildiği kadar,  gösterildiği gibi. SAHİBİNİN SESİ olarak.

Herkesin elinde bir dürbün var ama DÜRBÜNCÜ, dürbünü nasıl tutar ise, bakanlar da öyle görüyorlar.

İşte sorunda tam burada.

Yerel seçim yaklaşmış, herkeste bir heyecan, herkes bir yakışıklı, bir güzel olmuş ki sormayın. gitsin. Burunları yere düşse, eğilip almayacak çoğu kişi, bir hörmetli, bir anlayışlı, bir cana yakın ki anlatamam. "Arz-ı endam"dan belleri kırılacak.

Yaşamda çoğu şeyi yaşayarak öğrenen birisi olarak, (ki "Akıllı insanlar, başkalarının deneyiminden, sıradan insanlar ise kendi deneyiminde ders alır" özlü sözünü de bilen, ama bakılacak bir örnek olmadığı için de yapacağı bir şeyi olmayan) yöneticilik yıllarımın çömezlik dönemlerinde, hiç de alışık olmadığım bir şey dikkatimi çekerdi.

Giyimi, kuşamı, eğitimi, ekonomik durumu hiç de biri birine benzemeyen bazı insanların davranışları dikkatimi çekerdi.

Sizden, hakkı olan ya da olması gereken isteği için bile ellerini oğuşturup, boynunu büküp "efendim"lerin sonu gelmeyen sözcükler, dertlerini anlatır, isteklerini yaparlardı..

Sonra anladım ki; İnsan, gerçekten muhteşem bir organizma.. Hem de eksiksiz. Ama bir kullanma talimatı olmadığı için, doğru- yanlış her türlü kullanıma açık bir yapı.

Ellerini oğuşturdu, boynunu büktü ya, yandınız. Yaptığı her şeyin, söylediği her sözün faturasını sizden çıkartacaktır. Çünkü, insanın doğası ezilmeyi, büzülmeyi sevmez. Kendisi de yapsa, yanlışı kabul etmez, atar. 

Bütün bunları kendisi de yapsa, yine de hesabını birinden sorar.  O kişi de, bu yaptıklarını, yapmak zorunda olduğu kişidir.

Vicdanını, iç benliğini rahatlatmak için bildiğiniz bütün kötü sıfatları, cümleleri sayabilirsiniz söyleyeceği. İşini yapsanız da, bu ezikliği kendisi yapsa da faturasını sizden çıkartacaktır.

Siyasi olacağı belli bir yazıda, bu kişilik analizimsi, yarı sosyal, yarı psikolojik tanı ve tanımlamaların GEREĞİ NE?

Dedim ya, herkes üzgün, mutsuz ve umutsuz diye. 

Yaşı bizden daha büyük olduğu için, daha önce  dua etmiş olan ünlü siyasi şahsiyetimiz Bülent Arınç Bey, bu dualarının karşılığı olarak "ALLAH'IM VERDİKÇE VERİYOR" demiştim ya; işte, ya bizim dualarımızın kabulüne sıra gelmediği, ya da akıllanmamız bu eza, cefa ve acıları çekmemiz gerektiğinden yaşadığımız bu sıkıntı ve sorunları gördükçe şaşıp kalıyorum.

Yaşadığımız sorunların kaynağı bizim PSİKOLOJİMİZin, SOSYOLOJİMİZİN bozukluğundan kaynaklanıyor ya. Sanki,  İçeride güç olmuşuz da, dışarıda da bizim bulduğumuz, onların KANKA OLDUĞU DIŞ GÜÇLERDEN kaynaklandığını söyleyip günahlardan, veballerden ve sorumluluklardan etkili ve yetkililer arınıveriyorlar.

Hani "Günah, altın akçe olmuş, kimse eğilip almamış" derler ya, onun gibi, hiç kimse yaptığı yanlışın ve yapmadıklarının hesabının vermediği bir ülke olduk çıktık.  Da!..

Haydi sistemden yararlanan, yalakalığı bedelini tahsil edenlere ne diyeyim ki, ALLAH GÖZLERİNİ DOYURSUN, gözlerine, dizlerine dursun, bu kadar insanın, KULun HAKKInı yedikleri için.  Ama, bunların kırıntılarına bile erişemeyenlerin sağda solda yaptığı ŞAKŞAKÇILIĞA ne diyeyim Kİ?.

Bir gün, ŞAKŞAKÇILAR, ŞAK ŞAKLADIKLARINI taşlarlar da, ağa ile marabanın öyküsü, ne işe yayar ki. Bu b.'u yedikten sonra Allah'ım aklıma sen mukayyet ol. 

Ülkemin, halkımın üstünde tepinen bu kadar ......., var iken!..

Allah'ım, sen akıl fikir ver, bu kadar aklı başında ama akıllarını kiraya vermiş, vicdan ve iz'an'dan yoksuna.

Osmanlının son dönemini bana okulda öğretmediler, ama öğrendiklerimi düşündükçe, İÇİM SIZLIYOR BU GÜNÜN TÜRKİYESİNE bakınca, 

İçim sızlıyor, biliyor musunuz,  duyuyor musunuz?

 

Bu yazı 2296 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum