içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Türkiye’de komünist ve sosyalist hareketler (II)

Türkiye’de sosyalist hareketler bireysel olarak daha önceki yıllarda başlamıştır.

Osmanlının çöküşünün hızlandığı yıllarda biraz da batıyı tanımış Jön Türklerin etkisiyle sosyalizmden yana fikirler ortaya atılmış ve bazı guruplaşmalar olmuştur. Ancak bu girişimler örgütlenmeden uzak kalmıştır. Belki de bunda toplumun henüz bu tür ideolojiye uzak kalmalarının payı olduğu düşünülmelidir. İstanbul ve Selanik’te sosyalist düşüncenin önderliğini yapan Şefik Hüsnü Bey “Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisini” (TİÇSF) kurmuştur. Aynı dönemde Mustafa Suphi Bey iktidarda olan “İttihat ve Terakki Partisi’ne”  muhalefet etmesi yüzünden 1913 yılında Sinop’a sürülmüş, sonra Rusya’ya kaçmış, ancak orada da beklediğini bulamamıştı. Rusya’da esir edilerek hapsedilmiş, hapiste tanıştığı komünistlerle 1920 yılında Bakü’de Türk Komünist Partisi’ni kurmuştur. Kurtuluş savaşına destek vermek için Atatürk ile bağlantı kurmak istemişlerdi. Diğer taraftan bir gurup komünist Azerbaycan’dan Trabzon’a kadar gelmişlerse de 29-29 Ocak 1921’de Yahya Kaptan tarafından öldürülmüşlerdi. Bu konuda tarihte birbirinden farklı görüşler ortaya atılmışsa da kaynaklarda tam olarak açıklayıcı bilgilere ulaşılamamıştır.

Ankara’da 1920 yılı sonlarında “Türkiye Halk İstirakiyon Fırkası” yasa dışı bazı girişimlerde bulunmuşlar, ancak 15 Ağustos 1922’de faaliyetleri yasaklanmıştır. Buna rağmen gizli olarak kongrelerini yapmışlar, 12 Eylül 1922’de bir kez daha yasaklanmışlardır. Bütün yasaklara rağmen 21 Aralık- 1 Ocak 1924’de İstanbul Beşiktaş-Akaretlerde Şefik Hüsnü’nün genel sekreterliğinde üçüncü kongrelerini gizlice yapmayı başarmışlardır. Ne var ki; Şeyh Sait İsyanı nedeniyle çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu uyarınca CHP dışında kalan bütün siyasi kuruluşların kapatılmasından ötürü üyeleri tutuklanmıştır.

Aynı yıllarda Türk-Rus dostluk anlaşması Moskova’da imzalanmış, anlaşmayı Türk hükümeti adına Sinop Milletvekili Rıza Nur imzalamıştır. Ayrıca Ankara hükümeti Ali Fuat Cebesoy’u Moskova Büyükelçisi olarak atamıştır.

Komünist Partisinin önderlerinden Şefik Hüsnü’nün 1926 yılında Viyana’da yaptığı toplantısında alınan kararların uzantısı Türkiye’ye yansıtılmaya çalışılmışsa da bundan bir sonuç alınamamıştır. Türkiye’de tutuklamalar başlayınca onlarla bağlantısı olduğu ileri sürülen Vedat Nedim Tör ile Şevket Süreyya Aydemir partiden ayrılmak zorunda kalmışlardır. O yıllardaki ekonomik çalkantılı dönemde Atatürk’ün isteği doğrultusunda 1932 yılında Marksist-sosyalist ağırlıklı, dönemin ünlü yazarlarının yer aldığı Kadro dergisini yayınlamaya başlamışlardır. Bu dergi aralıksız üç yıl yayınını sürdürmüştür.

II. Dünya Savaşı sırasında Stalin’in kendi vatandaşlarına yönelttiği sert ve acımasız tutum Türkiye’ye de yansımıştır. Savaşın sonlarına doğru Rusya’nın boğazlardan hak istemesi, doğuda bazı yerleri talep etmesi üzerine cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan dostluk bağlantıları kopmuştur. Böyle olunca da Türkiye’de kominizim karşıtı bir ortam oluşmuştur. Buna rağmen kominist –sosyalist rejimi benimsemiş bazı yazarlar kendi başlarına hareket etmeye başlamışlardır. Bunların başında da Nazım Hikmet ile Sabahattin Ali gelmiştir. Nazım Hikmet kominternden ayrı başına girişimlerde bulununca Şefik Hüsnü tarafından partiden ihraç edilmiştir. Buna rağmen komünist ideolojiyi benimsemiş olanlar kendi başlarına girişimlerde bulunmuşlar; “Kızıl İstanbul” isimli bültenleri baskı makinesinde çoğaltarak işçiler arasında gizlice yaymaya başlamışlardır, Kızıl İstanbul’un 37 sayı yayınlandığı sanılmaktadır. Kızıl İstanbul bülteni Aydın Erkek Sanat Mektebi öğrencilerinin dolaplarında 27 Mart 1931’de bulunması üzerine Sabahattin Ali 27 Mart 1931’de tutuklanmış ve hapse mahkûm edilmiştir.  Kısa bir süre sonra Nazım Hikmet de tutuklanmıştır. Komintern üyeleri baskılara rağmen İstanbul’un değişik yerlerinde gizli toplantılarına devam etmiştir.

Nazım Hikmet’in Darülbedayi de (İstanbul Şehir Tiyatrosu) oynanan “Kafatası” isimli oyununda kapitalizmden, o zamana kadar toplumun yabancısı olduğu tröst, borsa gibi kavramları da dile getirmiştir. Ancak bu oyun ancak üç gün oynanabilmiş ve yasaklanmıştır. Bu defa Hikmet takma ismiyle üç perdelik  “Bir Ölü Evi’ne”  isimli komedisi oynanmış ve yine ideolojik kavramlara yer verilmiştir.

 

II. Dünya Savaşı sonrasında solculara baskı daha da artmaya başlamıştır. Bu arada demokrasiye geçiş süreci içerisinde 1946 yılında “Türkiye Sosyalist Partisi” sonra da Şefik Hüsnü başkanlığında “Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi” kurulmuş, ancak her ikisi 1946’da yasaklanmış, bunun ardından yeniden tutuklamalar başlamıştır.

Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanınca çıkarılan af ile tutuklular serbest bırakılmışlardır. Aftan yararlanan Nazım Hikmet yurt dışına kaçmış, Budapeşte, Sofya, Moskova ve 1968’de yayına başlayan Bizim Radyo’da sosyalist ağırlıklı söyleşiler yapmıştır.

Soğuk savaş yıllarında; 1962’de Leipzig’de yapılan komünizm toplantısına Türkiye’den katılanlar olmuştur. Bu toplantı da Stalin’e itiraz edilmeden bağlı olunması ilk defa tenkit edilmiştir. Ayrıca Türkiye’de aynı düşünce yapısında olanlara çeşitli suçlamalar yapılmıştır. Türkiye’de 1960 darbesinden sonra bu yönde bazı adımlar atılmıştır. Sendika kuruluşları, grev hakkı bunların başında gelmiştir. Ayrıca Türkiye İşçi Partisinin (TİP) yasal olarak kurulması ve ilk seçimde desteklenmesi ve meclise milletvekili göndermesi sosyalist düşünce açısından önemli bir olaydır. Bunun ardından sosyalist düşünce yönünden toplumu aydınlatıcı bilgi veren yayın organlarının çoğalması dikkat çekicidir. Ancak bu durum çok fazla sürmemiş, 1980 darbesinde sol hareketi büyük bir darbe yemiştir.  Askeri darbenin etkinliğini yitirmesinden sonra TİP ile TSİP birleşerek Türkiye Komünist Partisi ismiyle 1988 yılında birleşmişler, 11 Kasım 2001’de Türkiye’de faaliyet gösteren siyasi bir parti konumuna girmiştir. Parti tüzüğüne göre ismi TKP olarak kısaltılmıştır. Simgesi de çarkla çevrelenmiş çekiç ve üzerinde bulunan yıldızdır.

Ne gariptir; bir zamanlar yasaklanan komünist sözcüğü bugün seçimlere giren siyasi bir partidir.

 

Bu yazı 2475 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum