içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ömer Seyfettin’in ile Meral Akşener arasındaki diyet farkı!..

Kurban Bayramı öncesinde Meral Akşener’in en büyük pişmanlığım CHP’den 15 milletvekili almamdı demesiyle edebiyatımızın ünlü yazarlarından Ömer Seyfettin’in Diyet hikâyesini gündeme taşıdı.

Ömer Seyfettin’in diyet hikâyesini bilmeyenlere veya hafızasını tazelemek isteyenlere bir kez daha hatırlatmak isterim.

Ömer Seyfettin sevilen ve kıssadan hisse olan bu hikâyesinde; onuru ve şerefi için yaşayan, bunun için de dik duran bir adamı anlatmıştır.

Hikâyenin ana karakteri olan Koca Ali çeliğe çifte su vererek yaptığı kılıçlarıyla ün yapmış bir demirci ustasıymış. Onurunu her şeyin üstünde tutarmış.  Bir akşam gittiği camide iki dervişin okuduğu mesnevinin etkisinde kalarak kendinden geçmiş…

Yaşadığı yerde hüküm süren ağanın emriyle gece yatsıdan sonra sokağa çıkmak yasakmış… Çıkanlar yakalanırsa ağanın adamları tarafından dövülürlermiş… Koca Ali dinlediği mesnevinin etkisiyle öylesine kendinden geçmiş ki; evine geldiğinde kapının açık olduğunun farkına bile varmamış… Sabah olduğunda gece kendisini gören bekçiler gelip evini aramışlar ve yerde kan lekesi ile yeni yüzülmüş bir deri bulmuşlar. Meğer o gece hırsızlar birinin evine girip koyununu çalmışlar ve paralarını da alıp kaçmışlar. Çalınan para kesesi evinin önünde bulunmuş…

Koca Ali’yi hırsızlıkla suçlayarak subaşının karşısına çıkarmışlar. Koca Ali derdini anlatamamış ve hırsızlıkla suçlanarak kolunun kesilmesine karar verilmiş… Onun bu cezaya çarptırılması bütün şehri ve başta kılıçlarını yaptığı sipahileri üzmüş… Sipahiler kolunun diyeti karşılığı paranın ödenmesini şehrin zenginlerinden Hacı Kasaptan istemişler. Cimriliği ile tanınan Hacı Kasap ömrü boyunca benimle çalışırsa diyeti öderim demiş… Bundan sonra Koca Ali  kolunun diyetini ödeyen  Hacı Kasap’ın yanında çalışmaya başlamış; onun  her isteğini yapmış,..  Ne var ki Hacı Kasap hemen her gün ben senin kolunu kurtardım diye sürekli başına kakılıyormuş.  Her seferinde de ben olmasaydım çolak kalacaktın diyormuş…  Sonunda bir gün; Koca Ali’nin gururu ağır basmış, elindeki satırla kolunu kesip; al diyetini ödediğin kolum diyerek kasabın önüne atıvermiş…  

O günden bu güne hiç kimse Koca Ali’nin ne olduğunu, nereye gittiğini öğrenememiş…

 Kısacası ibretlik bir hikâye…

Şimdi gelelim günümüze;  Meral Akşener ile MHP’den kopan bazı siyasiler olağan kongre yapılması için ağırlıklarını koymaya çalışmışlar. Ancak mahkeme kararıyla istedikleri kongreyi yapamamışlar. Akşener Devlet Bahçeli’yi genel başkanlıktan indiremeyince İYİ Parti’yi kurmuşlar. O sırada 2018 seçimleri yapılacakmış; ancak milletvekili sayıları yetersiz olduğundan seçime katılmaları engel olarak karşılarına çıkmış. Ayrıca seçime girebilmeleri için de mecliste gurup kuramayacakları ortaya çıkmıştı.

 Kemal Kılıçdaroğlu 15 milletvekilini İYİ Partiye ödünç vererek onların seçime girmesini ve mecliste gurup kurmasını sağlamıştı. Öyle olmasaydı belki de İYİ Parti tabela partisi olmaktan öteye gidemeyecekti.

Son seçime kısa bir süre kala; liderlere ulu orta konuşan Akşener’in masadan kalkması büyük şaşkınlık yaratmıştı. Ardından da kendisine umut bekleyenleri yanıltan bir konuşma yapmakta gecikmemişti: 

“2018’de bu parti seçime girebilsin diye CHP’den 15 vekil istedik. Hayatımın en büyük pişmanlıklarından biridir.”

Garip ve anlamsız bir konuşmaydı. Anlaşılan Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşıydı. Bu yüzden sık sık İstanbul ve Ankara Belediye başkanlarını öne çıkarması da garipti…

Masadan kalkmasından sonra; kimler araya girdi bilemeyiz ama iki gün sonra geri döndü. Böyle olunca da partisi seçimlerde yara alarak milletvekili sayısı MHP’nin altına düştü. Büyük olasılıkla onun bu davranışı Cumhur İttifakının seçimi kazanmasında az da olsa etkili oldu.  

Karşısına rakip çıkartılmayan İYİ Parti kurultayın da en büyük pişmanlığı 15 milletvekili almak olmamalı sözünü bir kez tekrar ederken Savaşarak seçime girseydik dedi.

Nasıl girecekti?

Keşke Ömer Seyfettin’in diyetine döndü bu iş demeseydi.

Akşener masadan kalktığında “Ya tarih yazacağız ya tarih olacağız” demişti. Şimdi İYİ Parti tarih yazamadığına göre tarih olmaya mı yöneldi?

Önümüzdeki günler bunu gösterecek.

Bu olayın bir başka garip yönü de; şimdiye kadar ne Kılıçdaroğlu ne de CHP’lilerden hiç kimse biz size 15 milletvekili verdik sözünü söylememiş olmasıdır. İYİ Partiden ayrılan Aytun Çıray bu diyet olayına değinerek:

“Ben ve bu büyük demokratik olayda katkısı olan CHP ve İYİ Partili arkadaşların, hayatımız boyunca bunu pişmanlık değil, bir gurur madalyası olarak taşıyacağız” diyerek gerçeği en güzel şekliyle açıklığa kavuşturmuştur.

İnsan elinde olmadan Amerikalı  tarihçi  Harry Barnes’in (1889-1968)  bir sözünü hatırlıyor: “Öfkesine sahip olmasını bilmeyen  politika yapamaz.”

 

Bu yazı 2217 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum