içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

SİYASET DIŞI BİR MASAL…

(Kurt-Çakal-At,,,)

Kurdu saraya çağırmışlar İstanbul’da.

-Şu Ankara civarında tatsız olaylar oluyormuş,git düzene koy…demişler.

Kurt düşmüş yollara…Az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, sonra daha İstanbul’dan çıkalı beş altı saat olmuş, çok acıkmış. Talihsizliğe bakın, ne bir kuzu, ne bir koyun, ne de keçi ve benzeri bir tek canlıya rastlamamış. Açlıktan ölecek…

Ne yapalım, ne edelim derken, bir çalılık dibinde bakmış bir çakal. Çakal da ona bakıyor.

Kurt çakala doğru yanaşmış

Çakal durumu anlamış. Ama kaçması mümkün değil. İki adım atmadan kurt onu iki pençede yere indirecek!

Kurdu görür görmez;

-Ooo kurt kardeş, bu ne ihtişam. Seni görmek ne şans.Nereye böyle?

-Beni Ankara’ya vali tayin ettiler, oraya gidiyorum…der demez, çakal atılmış:

-Beni de yanına alsana..

-Sen benim ne işime yararsın?

-Ne diyorsun kurt kardeş, okumam yazmam yoktur, ama valilik temizliği, yemek işleri falan. Zaten bir tabak makarna, iki parça tavuk kemiği bana yeter de artar bile…

Ulan demiş kurt içinden, “haklı bu çakal”…

Kurt biraz gittikten sonra:

-Çok acıktım çakal , demiş.

Çakal durumu anlamış, bu kurt buna dalacak. Hemen alttan almış,

-Seninle buluştuğumda ben de bir iki kemik falan arıyordum. Ben de çok acıktım.diyerek yola devam etmişler.Az bir zaman sonra, çayırlarda yayılan atı görmüşler.

Çakal hemen, kurda işaret etmiş,…

At bir bakmış, kurt, yanında çakal. Kaçacak kadar aralık yok. Beklemiş.Selamlaşmışlar…

At nereye diye sormuş. Kurt da durumu açıklamış. At şöyle demiş:

-Beni de al yanına çok işine yararım.

-Ne iş yaparsın sen?

-Öyle deme kurt arkadaş, senin postanı İstanbul’a kim götürecek, yükleri kim taşıyacak, hatta acilen bir yere gitmek istersen seni kim götürecek…?

Kurt, yahu at haklı. Bu da gelsin demiş demesine de. Açlığı daha da artmış.

-bakın arkadaşlar çok acıktım

Çakal:

-Biliyorsun ben de seninle birlikteydim.

At:

-Otluğa yeni çıkmıştım, ben de açım…

Der demez, kurt sözü almış:

-Arkadaşlar bu böyle olmaz. Madem üçümüz açız, birimizi diğer ikisi yiyecek bir başka yolu yok. İçimizde en genç kimse o yem olacak…der demez hikayeye başlamış:

“Benim atalarım Ergenekon’dan gelirken, onlara bir dişi kurt , yani Asena yardım etmiş. O kurdun erkeği bendim” demiş kenara çekilmiş…

Sözü çakal almış;

“Hani bir Nuh tufanı vardı, bu Ergenekon’dan epey önce olmuştu. Nuh aleyisselam bir gemi yaptırmış, içine her canlıdan bir dişi bir erkek almıştı. O gemideki cakaların erkeği bendim….” Deyip kenara çekilmiş.

Kurt ve çakal içlerinden ” Oh” artık atı yeme zamanı geldi…” diye geçiriyorlarmış.

Sözü at almış:

-Bakın arkadaşlar, siz benim yanımda dünkü çocuk sayılırsınız. Ayrıca belgesiz konuşuyorsunuz. Benim belgem de var. Diyerek sözlerini şöyle sürdürmüş;hani Adem ile Havva anamızı bilirsiniz. Onların cennetten kovulma hikayesini de mutlaka duymuşsunuzdur. Cennetten kovulduklarında onları cennetten taşıyan iki attan biri de bendim.

Kurt;

-Ne malum yalan konuşmadığın.

At nalını göstererek;

-Buraya imza attılar. Tabii yıllar geçti. Tam olarak uzaktan okunmaz, şöyle yanaşırsanız, okuyabilirsiniz Adem ile Havva anamızın imzalarını ve adlarını…

Çakal:

-Benim okumam yazmam yok, diyerek kenara çekilmiş.

Kurt yanaşmış yanaşmış, tam nala bakarken,at bir çifte atmış ki, kurt iki seksen yere uzanmış. At da, hızla oradan uzaklaşıp çayırlara doğru gitmiş.

Yerde yara bere içinde yatan kurda bakan çakal şöyle demiş:

-Ula iyi ki okuma yazma bilmiyormuşum!

Kim kimdir? Neyi nereye koyarsanız size kalmış .İyi geceler…

 

Bu yazı 2043 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum