TATİLİN ADRESİ … GÖKÇEADA
TATİLİN ADRESİ … GÖKÇEADA
(Adil Çulhaoğlu)
Kabatepe'den Feribotla Yaklaşık 1.5 saatlik yolculuktan sonra, Gökçeada iskelesinde tatil havasını hissediyorsunuz. İşte,Çorak Topraklarda Bereket Tanrısı İmbrassos’un ‘ bolluk diyarı ‘ olarak nitelendirdiği İmroz, bugünkü Gökçeada. Ege’deki Kaz Dağlarından süzülüp yer altına inen ve adada yer yüzüne çıkan bol suyun, adalılara ihtiyaç duydukları her şeyi kendi üretebildikleri, yaşam alanı sunduğu doğal zenginlik ve güzellik.
Tarihi günümüzden 5000 yıl öncesine, erken tunç çağı dönemine kadar uzanan ve Homeros’un İlayda’sında ‘deniz tanrısı’ Poeseidon’a adanan ada olarak bahsedilen ülkemizin en büyük adası M.Ö 500 Atina Şehir devletine, daha sonra da Delos Roma Birliğine girmiş, Roma ve Bizans hakimiyetleri, Latin, Venedik, Cenevizliler sonrasında, 1456 ‘da Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı topraklarına katılarak Vakıf haline getirilmiş. Balkan harbi zamanında İtalyan,1.Dünya savaşı sırasında İngiliz ve Yunanların eline geçen Gökçeada, Lozan antlaşması sonunda 22 Eylül l9234’de Türkiye Cumhuriyeti katılmış, 1927 tarihli kanunla kurulan Gökçeada ve Bozcaada Mahalli İdareler Birliğinin merkezi Gökçeada olmuş, bu gün adanın ortasında, 9 köy yollunun kesiştiği yerde 4 mahalle halinde İlçe merkezi kurulmuş.
İstanbul’dan daha çok yerli turistin yazları,sörf ve dalış yapmak için Bulgar turistlerin yaz kış tercih ettiği ada 1992 yılından sonra yabancı turizme de açılmış, ada genelinde, ev pansiyonculuğu dahil, küçük pansiyonlar, butik oteller,Apart oteller, resort otel ve kampingler gibi konaklama tesislerin sayısı da artmış.
Geniş arkeolojik ve doğal sit alanına sahip Gökçeada’da sadece 2 katlı bina inşaatına izin veriliyormuş, hatta ’Fazla kat yapmak isteyenleri Gökçeadalılar kınıyorlarmış.Zeytinli Köyü, daracık sokakları, taş binaları , 1961 yılında köyün Papazının yaptırdığı üzerinde zeytin dalı,kekik vb motiflerle süslü Köy Çeşmesi, manastır,kilise hala ayaktaki köy çamaşırhanesi ile ilk ziyaret edilen yerlerden biri,
Köy ve koy arasında bir geziye çıkıldığında,Tepe Köyü yakınlarında, yer altı sularından beslenen 5 göletten biri, Zeytinli barajı karşınıza çıkar.Vadi yemyeşil, yolda kıvrıla kıvrıla ülkemizin en batı ucuna, Uğurlu köyünde denize ulaşılıyor. İşte Türkiye'nin en batı ucu,İnce Burun, diğer adıyla İncir Burnu burası. Bir liman, karaya çekilmiş birkaç teknenin bulunduğu bir tarafı çakıl bir tarafı kumluk uzun bir sahil. Buradan,adanın Güneydoğusuna, Aydıncık sahiline uzanan Masmavi deniz ve yeşillikler arasında kekik kokularıyla bezeli doğanın hakiminin, koyun ve keçi sürülerinin olduğunu fark ediliyor. Küçük baş hayvan yetiştiriciliği, Zeytincilik ve Balcılık ile beraber ada ekonomisinin ana dalı.Aydıncık Sahilinde Gökçeada Sörf Merkezi ve Camingler ve lokantalar sıralanıyor.
Eşelek köyünden sonra yol boyunca yamaçlarda akan suların bolluğu dikkat çekiyor. Yamaçtan kuş bakışı yeşillikler arasına kurulmuş Gökçeada şehri görünüyor. Türkiye’nin tek Sualtı Doğa Parkı Gökçeada’nın Yıldız Koyunda yer alıyor ve Çiftlik koyuna kadar uzanan 1 mil’lik bir alanda avlanma yasaklanmış.
Cenevizliler zamanında inşa edilen surları ayakta kalan kaleden, koy manzarasına hakim yamaçtaki lokantaların balkonundan batan güneşin seyrine dalmak ve değişen renk cümbüşüyle ortaya çıkan muhteşem bir manzaranın fotoğrafını çekmek meraklısı için büyük bir fırsat. Kale köyündeki liman ve çevresinde balık lokantaları, cafeler ve barlar,küçük bir sanat sokağı kordon boyunca uzanıyor.
Tarih: 29-09-2024