içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

UNUTKANLIK!

“Çığlık” adlı geçen haftaki yazımda dört haykırışım olduğunu yazmış ve onları sıralamıştım. Ve o yazımda aşağıdaki cümleyi kurmuştum. “Dördüncü haykırışım da ülkemizle ilgili. Anımsarsınız 22 temmuz 2004’te Sakarya Pamukova’da meydana gelen tren kazasında, 41 yurtaş yaşamını yitirdi ve o yara da hâlâ sarılmadı ve hâlâ kanıyor.”
Geçtiğimiz Cuma günü Cumhuriyet gazetesinde bir haber vardı. “Siyasi iklim değişti, Çorlu katliamı davasında altı yıl sonra karar çıktı” üst başlığı ile çıkan haberin başlığı “Adalet eksik geldi” diyordu. 
Benim anımsamadığım bu olayı okuyunca kendime epey kızdım. Neden mi? Unutkanlığıma kızdım. Yanlış anımsadığıma kızdım. Olaylara sahip çıkamadığıma kızdım. Kızdım oğlu kızdım. Sonra kendimi toparladım. TRT’de çalıştığım günlerde yaptığımız bir uygulamayı aklıma getirdim. 
O tarihlerde haber yaparken, muhakkak kontrol ederdik. Hatta, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Vali, Belediye Başkanı gibi ünlü, etkili ve yetkili kişilerin adlarını listeden bakarak kontrol ederdik. Zor da değildi. Bu ufacık tedbir bizi hataya düşmekten korurdu. 
İşte böyle bir alışkanlığı terketdiğime de kızdım.
Neyse kendimden söz etmeyi bırakıp, esas konuya döneyim. Çorlu katliamında suçlu oldukları düşünülen görevlilere çeşitli cezalar verilmiş. Bu cezalar geç verildiği için gazete eksik olduğunu savunuyor. Bu kadar geç karar verilmesini eleştiriyor. Mağdur yakınlarının kararı beğenmediklerini yazıyor. 
O yüzden başlığın “Adalet eksik geldi” olduğunu sanıyor ve haklı olduklarını düşünüyorum.
Davanın temyiz aşamasında adaletin tecelli edeceğini umuyorum. 

 *****
Unutkanlık deyince usuma bir sürü şey hücum ediyor. Unuttuğum bir sürü olay, hadise; öykü, hikaye; fıkra, anektod üşüşüyor aklıma. Ama hepsi “unutmak” fiili baş köşeye oturtuyor. Bir tanesini anlatayım. hoşuma giden bir “Eşek” öyküsüdür. Sizin de seveceğinizi umuyorum. 
“Eşek bir defa gittiği yolu asla unutmaz. 
Bu yüzden değerli ve makbul kurban sayılan develere kılavuzluk yaparlar. 
Eşek, bir mühendis gibi yokuşları matematiksel bir eğimle katederek, kısa mesafeleri de virajlar alarak çıkar.
Eşek, bir kere düştüğü çukura ikinci kez düşmediği gibi, bir kere bastığı bataklığa bir daha basmaz. 
Eşek, sıpasını doğururken kimseden yardım almaz, bakımını ve eğitimini kendisi verir.
Eşek, kendine iyilik yapanı da, kötülük yapanı da asla unutmaz.
Eşeğin gözleri harikadır, yakından bakınca içinde kaybolursunuz. 
Bu yüzden bazı insanımsı yaratıklara eşek demek, eşeklere yapılmış hakaret olur.
1950’li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye’ye. Küçük Amerika olacağız diye ilk heveslendiğimiz günler Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda bizde yol güzergahını belirleyecek alet yok, eleman yok.
Nafia mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış . 
Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış ve sormuş: 

- Ne yapıyorlar böyle?
- Rampada yolun güzergahını belirliyorlar.
- Nasıl yani, anlayamadım?
- Eşek % 7 eğimin üstüne çıkmaz, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergahı belirliyoruz demişler.
Amerikalı katılarak gülmeye başlamış. Yatışınca da sormuş:
- Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz? 
Yetkili cevap vermiş:
- Amerika’dan mühendis getirtiyoruz!”

Bu öykünün altına bir okuyucu şu yorumu yapmış!
“Samsun köy hizmetlerinde çalışan çarşambalı bir tanıdık, 10 sene önce köy yolları için bu eşek kullanarak güzergah tespiti yaptıklarını bana anlatmıştı.”

Ben de size anlatmış oldum. 

Bugünlük de bu kadar!
Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!
Datça Havadis’siz Kalmayın! 

 

 

Bu yazı 505 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum