içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

NE DEĞİŞTİ?

Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.
Einstein

 

Bugünlerde elime geçen kitaplarda okuduğum sayfalar şöyle bir düşündürdü beni. Yıllar öncesi kaleme alınan yazılarda, yine insana dair sorular çıkıyor karşımıza. İnsanın nasıl olup da bu kadar kötü olduğuna anlam veremeyen yazar, iylik ve insanlık beklentisinin nasıl boşa çıktığını ifade ediyor.
İnsan, anlaşılması güç bir varlık. Dünyadaki bu kadar kaos, zulüm, cinayet, savaş ve katliamların sorumlusu insan değil mi? Soruyoruz kendi kendimize. Yarattığı her varlık Tanrı’nın bir parçası diye düşünürsek insan nasıl bu kadar kötü olabiliyor? Sosyologlar, psikologlar bu soruya cevap bulabildiler mi? Kötülük genlerden mi geliyor yoksa davranışsal olarak mı gelişiyor?

 

Elbet insani duyguların içinde iyi de var, kötü de. Hangisinin baskın olacağı ise bizim seçimimiz. Çocuklukta yaşananlar bir ömürü etkiliyor. Bence insanın en önemli evresi çocukluğu. Çocuk küçücük taze bir filizken sevgiyle, anlayışla, iyi duygularla beslenirse, gelecekteki yetişkinin de sevgi ve iyiliğin ağır bastığı bir insan olması beklenir, beklenmeli. Küçük bir çocuğun dünyası şiddet ve kötülükle çevriliyse, beslendiği olumsuz duygular onu esir alacaktır.

 

Elbet sadece aile çevresi değil, okulu, dini inanışları, içinde bulunduğu sosyal çevreler de etkili olacaktır. Çocuğun akıl ve bilim yolunda gelişmesine fırsat verilmeli. Araştıran, sorgulayan gençler yetişmeli. Eğitim sistemi de bu yöntemi desteklemeli. Yap boz tahtasına dönen, her politik idarenin kendi inançları doğrultusunda yönlendirdiği eğitimden hayır beklenir mi? Akıl, bilim, eğitim bir topluma ışık tutmalı.

 

Günümüz gençliği herşeyi kolayca elde etmek isteyen, hazıra konmayı seven, çabuk ümitsizliğe kapılan, “Ne değişecek ki?” düşüncesine kapılan, elini taşın altına koymayan bir gençlik. Bir Atatürk, bir Fatih Sultan Mehmet’i düşündüğümüzde yirmili yaşlarda neleri başardıklarını gördükçe umutsuzluğa kapılmamak elde değil. Elbet her birinin ülke ya da dünya lideri olmasını beklemiyoruz. Ancak ülkenin ve dünyanın geleceği gençlerin elinde ise daha adil ve güvenilir bir yaşam için onlara güvenmek istiyoruz. Dünyamızı “Bu gençlik her şeyi başarır” inancıyla onlara emanet etmek istiyoruz. Daha kötüye değil, daha iyiye götürmeleri için!

Bu yazı 2716 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum