içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ankara’nın kuruluşunda yabancı heykeltıraşlar

Cumhuriyetin kuruluş yıllarını ve yakın tarihimizi genç kuşakların ne kadar bildiği konusunda çoğu kez tereddüde düşmüşümdür. Oysa bu konuda onlarca kitap, makale ve anılar yazılmıştır. Çoğu tarihçi, araştırmacı ve yazarlar gibi bende elimden geldiğince yazmaya, karanlıkta kalan noktaları aydınlatmaya çalıştım.
Cumhuriyetin ve Ankara’nın kuruluş yıllarında Atatürk;  Nazi Almanya’sından kaçan Yahudi kökenli Alman ve Avusturyalı mimar, sanatçı ve bilimsel kişileri Türkiye’ye davet etmişti. Ülkemize sığınan, yararlıkları görülen bilimsel kişilerin yanında heykeltıraşlar da vardı. Bu yazımda kısada olsa onlara değinmek istiyorum.
Nazi Mimarisinde anıtsal yapıların yanı sıra parti ideolojisini yansıtan; özellikle güzel sanatlara; heykel ve resme geniş yer verildiğini görüyoruz. Ne yazık ki; onların eserlerinin çoğu II. Dünya Savaşından ötürü günümüze gelememiştir. 
Atatürk savaşlar sonucu harap olan şehirlerimizi yeniden yapılandırmaya çalışırken mimarinin yanı sıra heykel sanatına da önem vermişti. Bunun için İtalyan Pietro Canonica (1869-1959),  Avusturyalı Heinch Krippel  (1883-1945) başta olmak üzere ünlü heykeltıraşları Türkiye’ye davet etmişti.
Türkiye’ye davet edilen heykeltıraşlardan Pietro Canonica Taksim Cumhuriyet Anıtını(1928), Ankara Etnografya Müzesi önündeki atlı Atatürk heykelini (1927), Ankara Zafer Meydanındaki atlı Atatürk heykeli (1927) ve İzmir Anıtını (1932) yapmıştır. 
Heinrich Krippel ‘in eserleri arasında Sarayburnu’ndaki Atatürk Heykeli, (1926),  Ankara Ulus Zafer Anıtı, (1926), Ankara Sümerbank önündeki Atatürk Heykeli (1938), Samsun Onur Anıtı (1932), Konya Atatürk Heykeli (1926) ve Afyon Zafer Anıtı (1936) bulunmaktadır.   
Türkiye’nin çeşitli illeriyle Ankara’yı heykel ve anıtlarıyla süsleyen bu sanatçıların yanı sıra Josef Thorak (1889-1952) ile Anton Hannak (1875-1934)  ve onların öğrencilerinden söz etmemek haksızlık olur.
Avusturya’nın ünlü heykeltıraşı Anton Hanak (1875-1934)  Ankara’nın kuruluşunda büyük payı olan Mimar C.Holsmaister’in isteği üzerine 1932 yılında Güven Anıtını yapmak üzere davet edilmişti. Bu davet üzerine Anton Hanak aynı zamanda Nazi Almanya’sından kaçmayı bir fırsat bilmiştir.
Anıtın büyük bir bölümüyle ön yüzünde yer alan tunçtan iki anıtsal figürü tamamlamaya çalışırken 6 Ocak 1934’de beklenmedik ölümü üzerine anıtı öğrencileri Franz Wurth Triber ile Josef Thorak tamamlamıştır. 
Güven Anıtı Ankara taşından yapılmış, oldukça yüksek kaidesi üzerindeki duvarın önüne 6.00 metre yüksekliğinde iki tunç figüre yer verilmiştir. Onlarla eski ve yeni Türkiye biri genç diğeri yaşlı iki kişi olarak simgelenmiştir. Anton Hanak buradaki iki büyük figürü Viyana Erdberg dökümhanesinde tunçtan döktürmüştür,
Bu anıtta Kurtuluş Savaşında Atatürk ve arkadaşları temsil edilmiştir. Anıtın yapılmasındaki amaç: Türk ulusunun polisi ile jandarmasına olan güvenini belirtilmekti. Mamak taşının kullanıldığı bu anıtın kaidesi 37.00 metre olup orta blok 8.00 metre, yan kanatlar da 2.00 metre yüksekliğindedir. Anıtın üzerindeki figürlerin boyları ise 6.00 metredir.  
Dâhiliye Vekâletinin siparişi üzerine yaptırılan anıtın ön yüzünde “Türk Öğün Çalış, Güven” sözleri tunç döküm olarak yapılmıştır. Anıtın ön yüzünün sağındaki bronz plaka üzerinde Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın ve Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın isimleriyle  “Türk Milletinin Jandarma ve Polisine sevgisini ve hoşnutluğunu göstermek için vilayetlerin yardımıyla yapılmıştır” yazısına yer verilmiştir.  Anıtın arka cephesinin ortasında da Prof. Dr. C.Holmaister’, Anton Honak ve Prof. Josef  Thorak’ın  isimleri bulunmaktadır
Çağdaş heykel sanatının önde gelenlerinden  Anton Hanak’ın Avrupa’nın çeşitli müzeleriyle Münih ve Viyana’da eserleri bulunmaktadır.
Josef Thorak (1889-1952)   1935 de Ankara’ya gelerek Güven Anıtının arka yüzünü tamamlamıştır. Onun dışında Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin önündeki Atatürk  heykelini, Atatürk’ün maskı ile onun baş  desenini de yapmıştır.
 II. Dünya Savaşı sonrasında Josef  Thorak  Nazi suçlularının yargılandığı Nürnberg  Mahkemesinde beraat etmiş, Salzburg’da  sade bir yaşam sürdükten sonra  25 Şubat 1952’de ölmüştür.

 

Bu yazı 1603 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum