içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Datçalılar yeni Başkan Aytaç Kurt’dan neler bekliyor?

Türkiye haritasının  yerel seçimde gelincik tarlası gibi kırmızıya döndüğünü televizyon ekranlarında görmüştük. CHP’nin kalelerinden biri sayılan Datça’nın da bu haritada kırmızı olarak yer alması; sanıldığı kadar kolay olmadı. Son seçimlerde CHP yerel yönetimi çok kötü sınav vermişti. Sorunlar çözüleceği yerde onlara yenileri eklenmişti. Halka inememiş, şikâyetleri dinlenmemiş; daha doğrusu kulak arkası yapımıştı. Bu yüzden de Datçalılar ve Datça’ya yerleşip Datçalı olanlar tepkiliydi; yeri geldiğince de gösteriler yaparak tepkilerini göstermişlerdi. CHP yerel yönetimi en azından Datça Gündem’de ve basında yer alan şikâyetlerle ilgilenmedi. Böyle olunca şikâyet ve tepkiler sandığa yansıdı. CHP önceki seçimlere göre oy kaybetti. Seçim öncesinde kiminle konuşsam CHP yönetimine oy vermeyeceğim veya sandığa gitmeyeceğim demişti. Bazıları da ilk kez cumhur ittifakı adayına oy vereceğim demişti. O günlerde köşe yazılarımın birinde “Datça CHP’için çantada keklik değil” diye yazmıştım. Sonunda sağduyu galip gelmiş olmalı ki; CHP’li Aytaç Kurt oyların %45.61’ini alarak belediye başkanlığını kazandı. Bu arada cumhur ittifakının adayının %38.72 almış olmasının üzerinde durulmalıdır. Önceki seçimlerde aradaki fark çok daha fazlaydı Kısacası CHP önceki seçimlere göre oy kaybetmişti. İnşaatçı ve komisyoncuların ağırlıklı olduğu belediye meclisine oy vermek istememişlerdi.
Yıllardan beri CHP’ye oy vermiş olan Datçalıların şikâyetleri, tepkileri neydi?
Datça’nın yeni başkanı Aytaç Kurt ve inşaatçı, komisyoncu ve otelcilerden kurulu olmayan yeni meclisin yapılan şikâyetlere çözüm bulacağına inanıyorum. Aklıselim de bunu gösterir. Datça ranta kapıları kapatmalıdır.
Akdeniz ile Ege’nin birleştiği bu şirin ilçe kendine özgün görünümünden uzaklaşarak betonlaştırılmış, adeta bir inşaat şantiyesine dönüştürülmüştü. İnşaat yapmanın yasaklandığı aylarda bile yapılaşma sürmüştür. Emlak komisyoncularından biri bir gün bana parası olan buraya gelsin demişti. İnşaat gürültüleri toplumu bezdirmişti. Datça’nın ana çarşısına baktığınızda inşaatçı ve emlakçı ofislerinin diğer dükkânlardan daha fazla oluşu da ranta işaret etmektedir.  Ne derece doğru olduğunu bilemem ama eski dönemin meclis üyelerinin çoğunun inşaatçı olduğu söyleniyor. Yeri gelmişken yaşadığım bir olayı paylaşmak isterim; önceki yerel seçimin yapılmasının ardından gazetemiz adına Belediye Başkanı ile röportaj yapacaktım.  Randevu aldığım saatte başkanlığı gittiğimde sekreteri biraz beklememi rica etmişti. Bekledim ama elinde kalın dosyalarla birileri içeri girip çıkıyordu. Kim bunlar diye sorduğumda belediye meclis üyeleri yanıtını almıştım. Anlaşılan Datça’nın çok özel konularıyla ilgileniyorlar (!) diye düşünmüştüm Sonunda beklemekten sıkıldım; gitmek istedim; sekreterin ricasına da kıramadım. Bundan sonra da bir daha belediyeye gitmedim.
Yeni dönemin meclis üyeleri listesine baktığımda inşaatçı ve komisyoncu göremeyip, kültürün ağırlık bastığını görünce içim biraz rahatladı.
Datçalılar kıyıların yağmalarından, otellerin her sezon biraz daha sınırlarını aşmasından, kumsallara atılan, fahiş fiyatlı şezlonglardan, masalardan, denetimsizlikten şikâyetçiler. Denizle çevrili Datça kıyılarında hemen hemen denize girilecek yer kalmadığından yakınıyorlar. Palamutbükü’nde yaşayanlar kumsalı işgal eden çadırlardan, karavanlardan rahatsızlar.  İşin garibi oralarda tuvalet diye bir şeyin de olmayışı; sağlığı da etkiliyor.
Datça’nın sahillerini MUÇEV kiralıyor, bizimle ilgili yok denmişti; anlaşılan eski belediyenin halkının haklarını savunacak gücü yok mu diye insan düşünmekten kendini alamıyor.
Datçalıların şikâyetlerinden bir diğeri de gürültü kirliliği, motosiklet terörüdür. Trafiğe kapalı Sevgi Yolunda yasak olan motosikletler cirit atıyor, yönetim umursamıyor. Geçtiğimiz yıllarda dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say gürültü kirliğinden konserini yarıda kesmek zorunda kaldığı da unutulmamalıdır  
Datça’nın en önde gelen sorunlardan birisi İskele Mahallesindeki geceleri düğün salonuna dönüştürülen Köy Minibüsleri durağıdır. Binalarla, iş yerleriyle  çevrili, üç otelinde bulunduğu bu alanda yapılan düğünler için yapılan onca şikayete belediye ilgilenmedi. Garibanların düğünlerine yardımcı oluyoruz dediler. Gerçekten de garibanlar; yan sokakta sofralar kuruluyor, yüksek volümlü çevreyi rahatsız eden, davulların eşliğinde müzik çarşı içerisinden, Özbel ve çevresini rahatsız edecek kadar yayılıyor. Oysa o çevrede yaşlı insanlar, bebekler, çocuklar yaşıyor. Düğünler başlar başlamaz yaz günlerinde insanlar balkonlarının kapılarını, pencerelerini kapıyorlarsa da nafile evin içinde televizyon bile açamıyorsunuz. Meydandaki ışık huzmeleri evlerin içerisini aydınlatıyor. Saat 24 olduğunda düğün gürültüsü biter derseniz bitmiyor;  polise telefon ediliyor, ekip geliyor.  Ardından köşelerde içki içenlerin, masaların sandalyelerin toplanıp kamyonlara yüklenmesi ve bağırış çağırış gece saat  2-3’ü buluyor. Ertesi sabah da belediye işçileri içki şişelerini, çöpleri topluyor. Geçmiş belediye yönetimine göre neymiş; garibanlara (!) yardım ediliyormuş.
İskele Mahallesinin bu bölgesinde yaşayanlar bu eziyetin sonlandırılmasını yeni başkan Aytaç Kurt’dan rica ediyor. Eski başkana anlatamadılar, dilerim ki yeni başkan bu sorunun üzerine eğileceğini umuyoruz.

 

Bu yazı 712 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum