içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Hilafet ve halifelik üzerine sohbet

Hepimizin bildiği ve sıkça kullandığımız bir söz vardır; Olunmayacak duaya âmin demek gibi… Akıl dışı ve gereksiz dayatma üzerine yaşanan olaylarda çoğumuz bu sözü söyleriz…
Kısa bir süre öncesi yeri yordamı yokken bazıları ortaya çıkıp şeriat isteriz, hilafet gelsin çığlıkları atarak yeşil bayrak salladılar.
Cehalet korkunç bir şey, her yeşil bayrağın dini olduğunu sananlar da bu ülkede yaşıyorlar. Oysa dünya ülkeleri arasında yeşil rengin hâkim olduğu bayraklar vardır. Suudi Arabistan bayrağı dışında onların dini simge ile hiçbir ilgisi yoktur. Örneğin Libya, Cezayir, Berin, Kumorolar, Moritanya,  Nijerya, Pakistan, Zaire ve Zambia’nın bayraklarında yeşil renk hakimdir. 
Dünyamızda teknolojik gelişimlerin birbirini izlediği, yapay zekâ ile uğraşıldığı günlerde bizlerin gündeminde akıldan, bilimden ve tarihten uzak neler oluyor diye insan elinde olmadan düşünüyor. Sonra da üzülüyor.
Birkaç gün öncesi İsrail’in Gazze’ye yaptığı insanlık suçu saldırılar sürerken;  onları telin etmek için yapılan mitingde adamın biri elinde salladığı yeşil bayrakla şeriat isteriz, hilafet gelsin diyerek olay çıkardığını medyadan öğrenmiştik. Ardından Cumhuriyetin 100 Kuruluşunu yaşadığımız günlerde bir başkası Anıtkabirde şeriat, hilafet çağrısı yapmış.  bu da yetmemiş; birileri de Diyarbakır surlarına hilafet bayrağı asmıştı.
Hilafet gelsin,.şeriat isteriz çığlıkları ülkenin gündemi mi?
Marjinal insanların buna benzer çıkışları 1950’li yıllarda Ticaniler tarafından başlatılmış, sonrada uygun ortam bulduklarında da sürdürülmüştür.  Buna benzer münferit olaylarla hep karşılaşıyoruz.  Hilafet, şeriat özlemi içerisinde olanlara bakıyorsunuz çoğu cahil veya kandırılmış, hurafeleri din sananlar olduklarını görüyoruz.
Kuşkusuz olmayacak duaya âmin demek bunun gibi bir şey…
Hilafet geri gelsin, şeriat isteriz diyenler öncelikle buldukları bir yeşil bayrağı ellerine alıp sallıyorlar.  Oysa onlara sorabilseniz; hilafet nedir, şeriat nedir, yeşil bayrak nedir diye sorsanız iki kelime söyleyemezler. O da üzerinde durulacak başlı başına psikolojik veya sosyolojik bir konu…
Tarihte İslam ülkelerinde hilafet çok tartışılmıştır. İslam’ın bazı âlimlerine göre halife Kureyş kabilesinden olmalıymış. Tarih boyunca Müslümanların evrensel liderinin kim olacağı tartışılan konuların hep başında gelmiştir. Hz. Muhammed döneminden sonra başlayan buna benzer çekişmeler;  Halife-i Resulullahın yerini almanın kolay olmayacağı tartışması 1400 yıldan beri tartışılmıştır. İlk dört halife döneminde Hz.Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin öldürülmeleriyle halifeliğin kanla başladığından söz edenler vardır.  Hz. Muhammed’in ölümünden sonra onun yerine devletin başına geçmek isteyenlerin çekişmesiyle halifelik ortaya çıkmıştır. 
Böyle olunca da iktidar, din ve siyaset ilişkisi yüzyıllar boyunca sürmüştür. Tarihte bütün İslam âlemini yöneten bir halife hiç olmamıştır. Topluluklarını, kendilerine biat edenleri yönetenler bu unvanla kendilerini daha güçlü hissetmişlerdir. Bu arada İslam dünyasında birkaç halifelik makamının olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır.  Örneğin X.Yüzyılda Abbasi Halifeliği sürerken Şiiler Fatimi Halifeliğini kurmuşlardı, Ardından İspanya’da Endülüs Halifeliği ilan edilmiştir. Bunların aralarındaki mücadele uzun yıllar sürmüştür. Emevilerin, Abbasilerin ve Fatimilerin yıkılmasından sonra Mısır’da Memluklar halifeliğe sahip çıkmıştır. Ancak İslam devletleri Memluklara biat etmemiştir. Yavuz Sultan 1517’de Memluk devletine son verip halifeliği aldığını ilan edince diğer İslam devletleri Osmanlıyı da tanımamışlardı. Gerçekte Yavuz Sultan Selim Mısır’dan halifeyi ve bazı müritlerini alıp İstanbul’a getirmiştir.  Böyle olunca da halifelik yalnızca Osmanlı hâkimiyetinin olduğu yerlerde tanınmıştır.
Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından sonra Atatürk ve TBMM kararıyla halifeliğin kaldırılması bir bakıma tarih boyunca Müslümanları birbirine düşüren, batı emperyalizminin çıkarlarını zedelemiş, bağımsızlık düşüncesi öncelik kazanmıştır. Kısacası insanları kulluktan çıkaran millet oldukları düşüncesini ortaya koymuştur.
Milli Mücadele sırasında İstanbul’daki padişahlık ve halifelik makamı Kuvayı Milliye’ye karşı 18 Nisan 1920 ‘de Kuvayi İnzibatiye denilen Halifelik ordusunu kurdukları da unutulmamalıdır.
Cumhuriyetin ilanının hemen peşi sıra 1 Kasım 1922 de saltanat 3 Mart 1924’de halifelik kaldırılmıştır.
Yeri gelmişken bir soruyu sizlere sormak isterim: Türkiye’de halifelik devam etmiş veya yeniden kurulmuş olsaydı; acaba krallık veya tek kişi tarafından yürütülen İslam devletlerinden hangisi Türkiye’deki halifelik makamını lider olarak kabul ederlerdi?
Napoleon Bonaparte bakın ne kadar güzel söylemiş; “Siyasette duygusallığa yer yoktur. Sadece mantıklı düşünmek gerekir.”

 

Bu yazı 2441 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum