içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Hasan Tahsin Uçankuş ve eseri

Müzecilik bazılarının sandığı gibi kolay bir meslek değildir Bilim dalıdır, çilelidir, kendisinden ve ailesinden ödün verir, takdir edeni azdır, bir şeyler yapmaya çalışırsa çekemeyenleri çok olur. Üst makamlarından takdir beklerse de ender görür. Fincancı katırlarını ürkütürse başına  gelmeyen  kalmaz. Kısa zamanda unutulur, ancak eserlere imzasını atmışsa , o zaman işler değişir; görevden ayrıldıktan veya öldükten  sonra onu takdir edenler çıkabilir!...
Bu gün müze-bilim denilen bu çileli mesleğe bir ömür vermiş bir arkeologdan söz etmek istiyorum: Hasan Tahsin Uçankuş… 
Arkeolog Hasan Tahsin Uçankuş  ile hiç karşılaşmadım, iki çift laf bile etmedim.  edemedim.  Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün   Bursa Arkeoloji  Müzesinde göreve başladığım da  ismini duymuştum. Bazıları onun görevli olduğu İzmir Arkeoloji Müzesine gitmek istemediklerini duyduğumda bu kanıya bir anlam verememiştim. Bazıları onun için solcu diyorlardı. O yıllarda solcuyum, komünistim demek bile vatan hainliği ile eş değerli. ABD ile Sovyetler arasında soğuk savaş yılları sürdüğünden komünizm ile mücadele dernekleri kuruluyordu. Nazım Hikmet’i bile gizli gizli okuyorduk. Anlaşılan Hasan Tahsin de cesaretle ben solcuyum demiş olmalıydı. Bu arada müfettiş tahkikatlarından başını alamadığını, defalarca  sürüldüğünü duymuştum. Yıllar sonra onun başına gelenler pek çok müzeci gibi bende payımı almıştım. O günlerde bazı omurgasızların kıskançlı, haset ve bilgisizlikten müzecilerin hayatlarını kararttıklarını öğrenmiştim Hasan Tahsin’in başına gelenlere üzülmüştüm.
Kısacası yollarımız bir türlü kesişmediyse de Kültür Bakanlığının 2000 yılında yayınladığı Arkeoloji kitabını elime aldığında onun bilgisini ve önemini öğrenmiştim. . Hasan Tahsin 1238 sayfalık tuğla gibi bir kitap yayınlamıştı. Sanırım üniversitelerin arkeoloji bölümlerinde okutulması gereken bir eserdir. Arkeolojiyi ana hatlarıyla, tarihsel süreci içerisinde bu tür bir kitabın ne müzeciler nede akademisyenlerin yayınladığını sanmıyorum. Kitabı karıştırırken kendisine eziyet edenleri utandırmış mıydı diye düşünmekten kendimi alamadım.
Hiç sanmıyorum derken aklıma Honore de Balzac’ın bir sözü takıldı; 
“Kıskançlık, ahmaklıkların en beteridir; çünkü kimseye faydası olmaz..”
Arkeoloji yönünden son derece  önemli olan eserine arkeoloji nedir, kimdir diye başlayarak  arkeolojinin varsayımları, yöntemleri, alanları, kazı çeşitleri, kazı teknikleri, Anadolu arkeolojisi, arkeometri, arkeometride tarihleme yöntemleri antik yazıların bulunması ve korunması, eserlerin koruma ve onarımı konularını en ince ayrıntısına kadar öğretici biçimde   bir araya getirmiştir. Ayrıca Anadolu’da kazı yapan bilimsel kişilere de geniş yer vermiştir. 
Kitabının önsözünde; kitabın diline dikkat ettiğini, üslubuna özen gösterdiğini, fazla bilimsel ve teknik terim  ile sözcük kullanmamaya çalıştığını, yararlandığı bazı metinlerin dilini sadeleştirdiğini belirtmiştir. 
Arkeolog ve müzeci Uçankuş’tan yeri gelmişken söz etmek isterim:
Malatya’nın Akçadağ ilçesinde 1931 yılında dünyaya gelmiş, ilkokulu köyünde okuduktan sonra Malatya Lisesini ardından Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümünü bitirdikten sonra Eğe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünde yüksek lisansını yapmıştır. O yıllarda arkeoloji bölümünü bitirenlerin zorluk  çıkmadan görev aldıkları Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünde görev alarak sırasıyla  Kayseri, Afyon, Sivas, Bergama, Uşak ve son olarak da İzmir Arkeoloji Müzesinde görev yapmıştır. Pek çok müze müdürünün başına geldiği gibi anlamsız teftişler sonucunda İzmir Müze Müdürlüğünden Konya’ya sürülünce 1983 yılında emekliliğini istemiştir,
Anadolu’da kazı yapan ünlü arkeologlarla birlikte çalışarak mesleki kariyerini geliştirmiştir. İngiliz  Arkeolog Charles  Burney’in  Elazığ, Adıyaman, Malatya, Hatay ve  Kahraman  Maraşta yapmış olduğu yüzey araştırmalarına  (1957) katılmış, Hubertus  von  Gali ile Alişar, Alaca Höyük,  Boğazköy ve Paflagonya mezarlarını incelemiş (1958) Kültepe kazılarında çalışmıştır.
Bir İnsan ve İnsanlık ilmi Arkeoloji  kitabının yanı sıra  Ana Tanrıça Kybele’nin ve Kral Midas’ın ülkesi  Phryıa isimli eserini Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınlamıştır.  
Emekli olduktan bir süre  sonra 87 yaşında 26 Nisan 2018’de İzmir’de vefat ederek Karşıyaka  Eski Bostanlı  Beşikçioğlu  Camisinde kılınan namazından sonra  Eski Foça’da toprağa verilmiştir. Evli ve üç çocuk babası Uçankuş’un ışıklar içerisinde uyumasını dilerim.

 

Bu yazı 3184 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum