içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KOMŞUSU AÇ YATAN!

Tarım sektörü ülkemizde uzun zamandır ihmal ediliyor. Bu durumu aklı başında olan herkes görüyor, ancak sesini çıkar(a)mıyor, bildiğini söyleyemiyor. Çünkü yaratılan korku iklimi o kadar güçlü ki, hiç kimse sesini çıkaramaz hatta bildiğini söyleyemez duruma geldi. Ancak suskunluğun kimseye faydası yok. 

Neyse ki korkmayan, doğruları saklamayan ve bildiğini söyleyen insanlarımız hâlâ var.
Dünkü Cumhuriyet gazetesinde “Tarlada Kriz” başlıklı bir haber vardı. “Üretimdeki fiyat artışı tezgalara da yansıdı, yeni zamlar kapıda” üst başlığıyla verilen haberde gıdaya erişimin zorlaştığı yazıyor. Neyin ne olduğunu anlamak için haberin devamını okumak gerekiyor. Şöyle sürüyor haber:
“İKTİDARIN yanlış ekonomik politikalarının faturasını yurttaş ödüyor. Yüksek enflesyon üretim maliyetini uçurdu. Tarımda üretici fiyatları bir önceki aya göre, yüzde 7.18 arttı. Yıllık artış yüzde 60.28 oldu. Et fiyatlarındaki rekor artış için ise “kriz” yorumu yapıldı. Gıdada yeni zamların beklendiğine dikkat çekildi.”
Artan fiyatların yurttaşın geçim sıkıntısını daha da büyüttüğü dile getirilen haberde, 16 bin 100 TL olan açlık sınırının, 17 bin 2 TL’lik asgari ücrete yaklaştığı belirtildi. 
Birleşik Metal İş Sendikası’nın araştırmasına göre, yoksulluk sınırı 55 bin 691 TL’ye yükseldi. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için günlük 537 TL’ye ihtiyacı var. 
Rakamlar böyle olunca “KOMŞUSU AÇ YATAN”ın ne düşüneceğini ya da ne diyeceğini çok merak ediyorum. 
*****
Ramazan ayındayız. Tüm reklamlarda, yapılan yorumlarda, söyleşilerde Ramazan’ın bereketinden, birlikte olmanın nimetlerinden, komşuluğun ne olduğundan, nasıl olması gerektiğinden söz ediliyor. Biz de kuzu kuzu mu desem, paşa paşa mı desem bu söylemleri dinliyoruz. Ancak “KOMŞUSU AÇ YATAN”ın ne düşüneceğini ya da ne diyeceğini çok merak ediyorum.
İnternetten yaptığım araştırmalara göre, 2022 yılı itibarıyla dünyada toplam 2 milyarı aşkın Müslüman var. Müslümanların %87-90'ı Sünnilik mezhebine ve %10-13'ü Şiilik mezhebine mensup. Bunların dışında birçok farklı İslam mezhebi ve bulunuyor. Müslümanların yaklaşık %13'ü, en büyük Müslüman çoğunluklu ülke olan Endonezya'da yaşıyor.
Ancak Endonezya’nın rakamlarına bakınca öteki İslam ülkelerine hiç benzemediğini de görüyoruz.
Durum böyle olunca “KOMŞUSU AÇ YATAN”ın ne düşüneceğini ya da ne diyeceğini çok merak ediyorum. 
*****
 
Tüm bunları niye anlattığıma gelince aşağıda yazılanlara ve ilişikteki karikatüre bakmanızı istiyorum. 
Yakaladığım bir anektodda şunlar yazıyor:
"Zam geliyor" haberini duyunca dün benzin almak   için bir akaryakıt istasyonuna gidiyorum. Pompa görevlisi ile dertleşiyorum, zamlardan yakınıyorum.
Onun bana verdiği cevap ise çok çarpıcı:
"Millete bu çok az bile" diyor.
"Peki seni etkilemiyor mu?" diyorum.
"Benim için bir şey fark etmiyor. Biz zaten yoksulluğa, bu şekilde yaşamaya alışmışız." karşılığını veriyor.
Orta gelir düzeyindeki bir kesimin ekonomik zorluklar sonucu sıkıntıya düşmesi  pompacıyı bir bakıma sevindiriyor gibi.
Kendini sömüren sınıfı orta sınıfla özdeşleştirerek tepkisini bu şekilde kanalize etmiş oluyor. 
İnsanca yaşamanın kendisi için de bir hak olduğunu neden düşünmez ki? 
"Yoksulluğa alışmak"...
Pompacı bunu söylemişti. Ve bu söz her şeyi açıklıyor aslında...
Alışılmış yoksulluk, alışılmış çaresizlik ve bunu yönetenler.
Kısacası, bunca ekonomik zorluklara rağmen memlekette neden hiç bir şey değişmiyorun sosyolojisi...”

Umarım parmak bastığım konuyu anlatabilmişimdir.

Bugünlük de bu kadar!
Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!
Datça Havadis’siz Kalmayın! 

Bu yazı 808 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum