escort konya
1xbet supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

GAZETECİLİK!

Bugünkü yazımda iğneyi kendimize batırmak istiyorum. Hani bir atasözü vardır, derler ya, “Önce iğneyi kendine, sonra çuvaldızı başkasına batır!” diye, ben de bu yazımda öyle yapacağım. Yani “İğneyi Kendime, Çuvaldızı Başkasına Batıracağım” 
Neden böyle yapmak istediğimi yazmadan önce bu atasözünün ne anlama geldiğini söyleyeyim: Başkasına zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi düşün, kendi kendini eleştir.


Eh kötü bir anlamı yok. İnsana tedbirli olmayı öğütlüyor. 
Peki neden iğneyi kendime batırmak istiyorum. Onu da anlatayım. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu (AÜ SBF BYYO)’dan sınıf arkadaşım Prof. Dr. Korkmaz Alemdar geçen gün telefon etti. “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Ben de “Emekli adam ne yaparsa onu” diye yanıt verdim. Tabii hemen incecikten bir fırça yedim. “Gazetecinin emeklisi olmaz. Ankara’da Cemiyette ortalık toz duman sen serin serin oturuyorsun!” dedi.
Sonra 16 Eylül 2024 pazartesi günü şu yazıyı paylaştı. 
“Gazeteciler Cemiyeti’nin değerli üyeleri,
​Dünyadaki gelişmelerin ne kadar kaygı verici bir boyuta ulaştığını hepimiz biliyoruz. Ukrayna’daki savaş, Ortadoğu’da yaşananlar, İsrail’in kural tanımaz saldırganlığı, yıllardır yürütülen Ortadoğu projesinin Türkiye için yarattığı sorunlar, neredeyse sessiz işgal haline gelen sığınmacı sorunu önemli başlıklar. Bunlara eklenen çok ciddi ekonomik sorunlarımız var. Neredeyse Dünya savaşlarından daha uzun süren bir yıkım ve bunalım dönemi yaşıyoruz. Bunların mesleğimiz için yarattığı sonuçlar felaket olarak nitelenebilecek boyutlardadır.
- Gazetecilik tehlikeli bir meslek haline gelmiştir.
- Gazetecinin can güvenliği tehlikededir.
- Çalışan gazetecinin iş güvenliği kalmamıştır.
- Gazeteciler kazanılmış haklarını kaybetmişlerdir.
- Gazetecinin örgütlenme, ücret pazarlığı yapabilme özgürlüğü yoktur.
- Gazetecinin haber verme özgürlüğü ciddi biçimde sınırlanmıştır.
- Gazetecinin çalışma, haber verme, güvenliği tehdit altındadır.
- Yargının işleyişi kaygı verici boyutlardadır.
Dünya ve ülke sorunlarının çözümü elbette gazetecinin işi değildir. Ama bu sorunların çözümü gazetecinin mesleğini özgürce yapabilmesine bağlıdır. Gazeteci işini yapamazsa, insanları bilgilendiremezse hiçbir sorunun çözüme kavuşturulmasına olanak yoktur.
BEYAZ SAYFA bunu gerçekleştirmek için kuruldu. Gazetecilik mesleğini seviyoruz, ona güvenimizi sürdürmeye kararlıyız. 6 Ekim’de katkılarınızla bu güveni tazeleyeceğiz.”
*****
Biraz araştırınca 13 Ağustos 2024 tarihinde “Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nde Çatlak” başlığıyla yayımlanan aşağıdaki bilgiye ulaştım. 
“Yönetim kurulu üyeleri Nursun Erel ve Önder Sürenkök istifa ettiler, Sürenkök’ün yerine Gazeteci Özlem Akarsu Çelik atandı.
Ankara Kulislerinde, Cemiyet yönetiminde yaşanan bu gelişmelerin Nazmi Bilgin’in otuzüç yıllık başkanlığını sarsacağı konuşuluyor.
“Beyaz Sayfa” adıyla şekillenmekte olan muhalif hareket, ilk çağrısını da yayınladı;
Beyaz Sayfa'nın çağrısı şöyle;
“ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ SAHİPSİZ DEĞİLDİR. 

Ankara Gazetciler Cemiyeti bir zamanlar üyelerini sorunlarına çözüm arayan bir örgütken, bugün birkaç kişinin keyfi yönetimine dönüşmüştür. Bu keyfi yönetim, üyelere bilgi vermek şurada dursun, kararları va uygulamaları Yönetim Kurulu üyelerinden bile gizlenmekte, kişisel çıkarlar doğrultusunda yürütmektedir. Bu duruma son yıllarda hepimiz tanık olduk, artık bu haksızlıklara ve yanlışlara bir an önce dur demek zorundayız. 

ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ HEPİMİZİNDİR; BİR KİŞİNİN YA DA GRUBUN DEĞİL. BU DURUMA SON VERME ZAMANI GELMİŞTİR.
Bugüne kadar birçok hata yapılmış ve Cemiyetimiz, üyeler nezdinde hak ettiği itibarı yitirdiği gibi kamuoyunda da tarafsızlığını kaybetmiştir. Kendi çıkarları peşinde koşan yöneticiler, Cemiyetin itibarını zedelemekte, üyelerin güvenini sarsmaktadır. Bu hatalarla Cemiyet maddi ve manevi olarak çok zor duruma düşürülmüştür. 

VAKIF KURULMAK İSTENMESİNİN ARDINDA YATAN:
“Cemiyeti koruma” bahanesiyle bütün üyelerden ve yönetim kurulundan  gizlenerek bir vakıf kurma girişimi gerçekleştirilmiştir. Bu vakıf, yıllardar sahip olduğu tüm mal varlığını Cemiyet uhdesinden kopararak, kayıtsız şartsız 16 kişilik bir grubun kontrolüne bırakmayı amaçlanmaktadır. Sorumluluk sahibi bazı üyelerin itirazıyla Vakıf Senedi mahkemeye taşınmış, yürürlüğe girmesi önlenmiş ve senet şu anda İstinaf Mahkemesi’nde incelenmektedir.  Bu vakıf eğer kurulursa, Cemiyetin tüm mal varlığı her türlü alım satım yetkisiyle, bir daha geri alma şansı olmaksızın, bu 16 kişilik gruba devredilecektir. Oysa yarım asırdan bu yana Gazeteciler Cemiyeti uhdesinde bulunan bu mal varlığı tüm üyelerin hakkıdır. 

GAZETESİNİ YİTİREN GAZETECİLER CEMİYETİ:
Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin 43 yıldır kesintisiz yayınladığı “24 Saat Gazetesi” artık basılmıyor. Yönetim zafiyetinden kaynaklanan nedenlerle gazetemiz yönetim tarafından kapalı kapılar ardında yapılan  pazarlıkla “sudan ucuza” elden çıkarılmıştır. Türk basınının yüz akı olması gereken bir kurum, nasıl olur da yönetim zafiyeti yüzünden kendi gazetesini basamayacak duruma gelir?

KAYNAKLAR GİZLİ DAĞITILIYOR:
Cemiyetin parasal kaynaklarının varlığı, kullanımı ve harcanması tam bir gizlilik içinde yürütülmektedir.  Cemiyet adına Avrupa Birliğinden sağlanan milyonlarca liralık projelerde de şeffaflık yoktur.  Bir kaç yönetim kurulu üyesi kendi tespit ettikleri maaşlarla yönettikleri  projeler hakkında değil üyelere, yönetim kuruluna bile bilgi vermemekte, her türlü  bilgi talebin reddetmektedirler. Kamu yararına çalışan bir dernekte böyle bir yönetim anlayışı kabul edilemez. 

MAL VARLIĞI DEĞER KAYBEDİYOR. 
Cemiyetimizin çok değerli mal varlığı risk altındadır. Yönetim, Kaş, Kalkan ve Gölbaşın’nda esasen ihalesiz olarak yaptırılmış olan kimi oteller, villaler ve arazilerden oluşan çok değerli taşınmazlarını üyelerin çıkarları doğrultusunda değerlendirememekte bunları birkaç kişinin kontrolünde bırakarak her türlü kuşkuya açık tutmaktadır. Oysa Ankara Gazeteciler Cemiyetinin bu varlıkları 2 bine yakın üyenin ortak kazanımıdır, bir kaç kişinin şahsi çıkarına hizmet edemez.
Ankara Gazeteliler Cemiyeti tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir  “itibar kaybı” ile karşı  karşıyadır. Hepimizin ortak değerlerini ve Cemiyetimizin geleceğini korumak için harekete geçme zamanı artık gelmiştir.

"CEMİYETİMİZE SAHİP ÇIKALIM, YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR!”

 

İşte bir gazeteci olarak yukarıda yazılanları sonradan duyduğum, arkadaşımın  uyarısına muhatap olduğum, meslek örgütlerinde olanlara kulağımı tıkadığım için iğneyi kendime batırıyorum. 
Çuvaldız da bana kaldı sanıyorum. 

 

Bugünlük de bu kadar! 
Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!
Datça Havadis’siz Kalmayın! 

Bu yazı 14449 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum