içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

2024’ten umutlu muyuz?

Yeni yıla girmemize sayılı günler, hatta saatler kaldı,2023’ün son günlerinde; sanırım çoğumuz yeni yıl bizlere ne getirecek diye beklenti içerisine girmiştir.  Bazıları umutlu, bazıları da umutları tükenmiş olarak adet olduğu üzere yeni yılı kutlayacaktır.

Gerçekten bu sorunun yanıtını verebilmek zordan öte olmalı…

Şimdiye kadar yeni yılları inşallah bu defa her şey güzel olur diye düşünür; sonra da bütün iyi dilekler, umutlar hüsrana dönüşürdü.  Dileriz bu kez  öyle olmaz!..

Geleceği görebilme yeteneğimiz olmadığından 2024 için hiçbir şey söylemeyiz. Bazen tarihteki Troia (Truva)   Kralı Piriamos’un kızı, Hektor ile Paris’in kız kardeşi Cassandra’yı düşünürüm.

 Mitoloji tanrılarından Apollon, Cassandra’ya geleceği görme yeteneğini vermişti.  Cassandra’da yeteneğinin öngörüsüyle Troia’nın yaklaşan sonunu, yaşayacakları acıları görmesine rağmen kimseyi inandıramamış, elinden bir şey gelmemişti. Belki de mitoloji ve tarih bizlere ileriyi görme yeteneğinin işe yaramadığını göstermek istemişti.

Bizler de Cassandra yeteneği olmadığından yeni yılın bizlere neler getireceğini bilemiyoruz. Ancak akıl ve bilimin ağırlığına güvenerek bir şeylerin farkında olsak bile sözümüzü dinletebilir miyiz?

Kısacası bir şeyler söylemiş olanlar çıksa; kim dinler kim inanır…

Kısacası sıkıntılarla, kısır çekişmelerle geçen; hepsinden öte hüsranla koskoca bir yılın sonuna geldik…

2023’de ne ummuştuk, ne bulduk…

Doğal felaketler, ekonomik sıkıntılar, peş peşe gelen zamlar, savaşlar,  çözüm bulunamayan kira sorunları başta olmak üzere yığınla çözülemeyen sorunlarla baş başa kalmıştık. …

Hangi birinden söz etmeli?

Yılın son günlerinde bile K.Irak’ta 24 saatte on iki şehit verdik.  On iki ailenin evine ataş düştü, ateş düştüğü yeri yaktı…

Saldırıya hesabı misliyle soruldu,  cevap verdik, kanları yerde kalmadı gibi hamasi sözler şehit yakınlarının acılarını ne kadar dindirir?

Elin oğluna milli yas ilan ederken, bizim evlatlarımıza bunu çok gördük…

Dünyada yaşanan acı ve tatlı olayları bir yana bırakıp yeni yıla döndüğümüzde; yine her yıl tekrarlanan söylenen bir söze dönelim; “Müslümanlar yeni yılı kutlar mı?”

Yıllar yılı yeni yılın ne anlama geldiğini bir türlü öğrenemedik; öğreneceğimiz de yok…

Hıristiyan ülkeleri Hz. İsa ile bağlantılı olarak 25 Aralık’ta dini kutlamalarını yaptıktan sonra yeni yılın gelişi tüm dünyada 1 Ocak’ta kutlanır. Kısacası yeni yılın gelişi coşkuyla, eğlenceyle kutlanmasının dini görüşlerle ilgisi yoktur. Papa XIII Gregorios’un 1852 de onayladığı Gregoryan takviminde 1 Ocak yeni yılın başlangıcı olarak gösterilmiştir.. 

Dünya durdukça da; yeni yılın ne olduğunu bilmeyenlerin tepkilerine, insanların özel yaşamına karışmaya kalkanlara rağmen kutlanacaktır.

Geçmiştin günümüze kadar geçen süreçte çoğu insanın  umudu  eskilerin değişiyle Tayyare Piyangosu, günümüzde de Milli Piyango idi. Çoğumuz yeni  yılın umudu olan piyango biletlerini alır, 31 Akşamı yapılacak çekilişi büyük umutlarla bekler, pembe  hayaller kurardı. Gazeteler piyango listelerini veren özel baskılar yapar, onlara güvenmeyenler de bayilerden yayınlanan listeleri alırlardı. Sonunda çoğu insanın hayali balon gibi söner, teselli denilen amortiye bir şey çıkmışsa sevinir, sonrada inşallah önümüzdeki yıla derdi. Yakın tarihlere kadar büyük ikramiye çıkanların peşinde gazeteciler koşar, onlarla röportajlar yaparlardı. Ne garip günümüze bakıyorum şanslılarla ilgili  hiçbir röportajı gazetelerde göremiyoruz. İnsan elinde olmadan acaba neden diye düşünüyor. Yine basından öğrendiğimiz kadarıyla piyango bileti alanların sayısı sürekli azalıyormuş…

Acaba neden?

Anlaşılan bir şeyin gerçekleşeceğine inananların umut dedikleri bir duygu vardı; acaba onu da yitiriyoruz mu?

İnsanların umut denilen beklentisi mi kalmadı diye insan elinde olmadan düşünüyor. 

Her şeye rağmen yeni yılın tüm dünyaya olduğu kadar ülkemize de hayırlı olması dileğiyle…

 

Bu yazı 2242 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum