casibom
1xbet supertotobet
hoşgeldin bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025
jojobet
Marsbahis
deneme bonusu veren siteler
Holiganbet

içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kırmızı Pazartesi…

İşleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayet öyküsünün anlatıldığı Gabriel García Márquez'in Kırmızı Pazartesi romanının iki karakteri Pablo ve Pedro;  işleyecekleri cinayeti birilerinin durdurması umuduyla karşılaştıkları herkese Santiago’yu öldüreceklerini söylerler. Ama kimse onları durdurmaz ve kimse Santiago’ya haber vermez.
Bitti…

Ne tuhaf bir roman. Daha başlar başlamaz finalini öğreniyorsunuz. Katil de, kurban da, cinayet sebebi de belli. Ama yine de sizi içine çekiyor ve son sayfayı kapatana kadar bu heyecan devam ediyor.

Aslında yaşadığımız çevredeki toplumsal olayları irdelediğimizde sıkça benzer hikâyelere rastlarız. Gündüz kuşağı programlarının konukları ve ifşa edilen rezillikleri, ihanetler, aldatmalar, yalanlar, cinayetler ve bunların faillerinin teşhiri ile çoğumuz ‘zaten belliydi’ sözleri ile teşhisinimizi koyarız. 

Her gün, karısını döven komşunun bir gün onu öldürdüğünü duyduğumuzdaki tavrımızı anlatır Kırmızı Pazartesi ve siz o hikâyenin içindeki karakterlerden biri olduğununuzu asla kabul etmezsiniz . Mahallenin müptela çocuklarının bir gün uyuşturucu parası bulmak için annesini, babasını ya da sokakta hayatı boyunca yolu hiç kesişmeyen bir başkasını bıçaklama ihtimalinin olmadığını kim söyleyebilir.

Okuma yazmayı bile henüz doğru dürüst beceremeyen birinin sosyal medyada yaptığı paylaşımların, yazışmaların ve orada edindiği arkadaşlıkların önünde sonunda ihanet, dolandırıcılık, yalan veya ahlaksızlık ile sonuçlanacağını tahmin etmek çok mu zor.

Yaşam şeklinden, davranışlarından, ilişkilerinden, geçmiş vukuatlarından bilinen birinin bir kadına fiili tacizine tanıklık etmek; hepimiz için vicdan muhasebesi zamanının geldiğini göstermiyor mu?
Islah etmek, pişmanlık, topluma kazandırmak gibi özünde temel insan hakkı sayılan uygulamalar devlet politikası olarak orada kalsın ama toplum artık Kırmızı Pazartesiler yaşamasın demek için daha ne kadar bekleyeceğiz.
 
Plansız, programsız, altyapısız ve kontrolsüz göçlerin sebep olduğu sorunlardan biri de toplumun gelişme ve ilerleme sürecinden çıkarak, düşüşe geçmesine sebep olan etken toplumsal yozlaşmadır. Yozlaşan toplumların ilk kaybettikleri ise ahlaktır. Aynı coğrafyada yaşayanların ahlak yoksunu insanlardan izole bir hayat kurma şansları çok azdır. Parkta, yolda, trafikte, arabanızı park ettiğiniz sokakta, çocuğunuzun alışveriş yaptığı pazarda veya hiç beklemediğiniz bir yerde yolunuz kesişecektir. 

Toplumsal dejenerasyondan, eğitim, kültür, güç ve ekonomik kazançlar sayesinde ayrıştıklarını düşünenlerin bu yanılgıdan kurtulması ise elzemdir.

Kırmızı Pazartesi, bir cinayetin arka planını göstermekten öte bir toplumun ortak davranış biçimlerinin portresini çiziyor. 

Okumak güzeldir…

İsmail Fidanay

Bu yazı 1040 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum