içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

MİLENYUM 2024 29 ŞUBAT BUNLAR DA GEÇÇEK

Sabah erkenden uyandım, bir iki satır okuyup, bir iki satır da döktüreyim, şu ikinci Milenyumun, ilk çeyreğinin, son 29 Şubat'ında dedim. 
    Gerçekten de olmaz ki. Tam da Orhan Veli Kanık'lık bir durum.
    Hani üstat der ya, "sere serpe" dizelerinde Bella'ya.
    "Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;/ Entarisi sıyrılmış, hafiften;/ Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;/ Bir eliyle de göğsünü tutmuş./ İçinde kötülüğü yok, biliyorum;/ Yok, benim de yok ama.../ Olmaz ki!/ Böyle de yatılmaz ki!". 
   İşte tam da böyle sere serpe yatayım derken, bu kez, "Aşk Tesadüfleri Sever"deki gibi, bir şeyleri farkında olmadan yaşaya yaşaya gidiyoruz. 
    Tam da bir şeyleri karıştırırken, internetten önüme  ".... ....Dalıp dalıp gidiyorum bu ara,/ Neyi nereye koyduğumu unutuyorum./ Dargınım;/ Kırıla döküle gidiyorum bu ara,/ İnsanlar o kadar acımasız ki;/ Kimi nereye koyduysam bulamıyorum." !... dizeleri düşmez mi, Cemal Süreya'nın.  
     O da ne?  Bir de baktım ki iki satır aşağıda (internette bu dizeleri yazan görecektir) başaka bir şairin şu dileri: "Dalgınım;/ Dalıp dalıp gidiyorum bu ara,/ Neyi nereye koyduğumu unutuyorum. /Dargınım /Kırıla döküle gidiyorum bu ara/ İnsanlar o kadar acımasız ki;/ Kimi nereye koyduysam bulamıyorum... (B.G)" diyor. Demek ki bir şeyin sahibi olmak için emek harcamak gerekmiyormuş bu zamanda. Neyse.
    İşte bu kadar tesadüf/rastlantının arasında dağılıp gidiyoruz.
     Memleket, yerel yönetimlerin mi, yoksa ülkenin mi geleceğini belirleyecek bir seçime gidiyor bu aralar.     
    Her ne kadar Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk: "Her Millet Layık Olduğu Şekilde Yönetilir" sözünü, memleket için iyi ve güzel günler umudu ile söylemiş ise de, gelinen noktadan bakınca, insan üzülüyor., işte dalıp dalıp gidiyor ve kimi nereye koyduysak bulamıyoruz.
   Yıllar önce, Dr Doğan Işıksaçan bir sitem için yazdığı dizeleri Zeki Müren'in dilinden ne güzel dökülürdü.
"Sen kimseyi sevemezsin, sevmeyeceksin, sevmeyeceksin/ Rüzgârların önünde kuru bir yaprak gibi sürükleneceksin/ Şefkat nedir, aşk nedir, ömrünce bilmeyeceksin/ Rüzgârların önünde kuru bir yaprak gibi sürükleneceksin" diye.
    İşte biz de bu aralar, millet olarak da, toplum olarak da "kuru bir yaprak gibi", toplum duyarlılığı, yurt sevgisi, emek, sorumluluk bilmeyenlerin arasında ve elinde "savrulup, gidiyoruz". 
   Yönetimlerde ilke, ideoloji ve sistem kalmamış.
   İnsanlar ise, bir başka alem.
   Geçmişte plan, proğram yapardık yaşamımızda, günümüz, yarınımız için, şimdi mi, yapsan ne olacak ki!..
    Her şeye karşın bütün bu çabalar, umutlar, koşturmalar ortamında; Güney Amerika İnka yerlilerinin sözü geliyor aklıma.
    "İnsan plan yapar, yaşam / kader gülermiş!..", doğru mu ne!..
     Her şeye karşın, umutsuz olmadan, plan yapmaya ve çabalamaya devam.
   Hacettepeli Prof Dr Ali Demirsoy, bir yapıtının kapağında der ki: "YAŞAMAK ,SAVAŞMAKTIR", o halde yaşayacak isek, savaşmaya devam.
    Hani başlıkta "Milenyum" dedik, boş verin binde bir geliyor.
    2024, dedik. O da geldi geçecek, "geççek"!...
    29 Şubat, mı? Amannn, onu da takmayın ya.  Bundan sonra da nasıl olsa 2028, 2032, 2036, 2040, 2044, 2048, 2052, 2056, 2060, 2064, 2068 ve benzerlerinde, yine gelecek. 
    Birinde olmazsa, diğerinde keyif çatarız. Hani "aşk tesadüfleri sever"di ya. O yüzden bu aralar, "uzanıp yatıverelim" biz de.
    İçimizde ne kötülüğü olur ki.
    Saf ve s.....k olamaya devam. Allah akıl fikir versin herkese. 
    "Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir"i anımsayan var mı?
    Bunlar da geçeçek.
       Yahu Tarkan, sen de nereden çıktın:
       "Hep köşeye sıkıştırmadı mı?/ Daha önce de sanki/ Sırtımızdan vurmadı mı?/ Bu kaçıncı darbe ilk değil ki/ Düştük evet ama kalkmadık mı?/ Biz hep hayata meydan okumadık mı?
Sen ferah tut içini/ Biz neleri atlatmadık ki/ Geççek, geççek elbet bu da geççek .... ....... !..."

Bu yazı 1202 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum