içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Yeraltındaki İstanbul

Trakya Üniversitesindeki öğrencilerimden Kerim Altuğ’un biraz gecikmeli olarak okuduğum;  “Yeraltındaki İstanbul” kitabı beni öğrencilik yıllarıma götürdü.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümüne isteğim doğrultusunda girmiştim. Arkeoloji bölümünde  Ord.Prof.Dr. Arif Müfid Mansel, Prof. Dr.Jale İnan, Prof Dr. Halet Çambel, Prof.Dr.Kurt Bittel, Prof.Dr Aşkidil Akarcar’dan;  Sanat Tarihi Bölümünde de Prof.Dr Semavi Eyice ile  Prof.Dr. Oktay Aslanapa gibi  dünyaca ünlü hocalardan ders almıştım. Her zaman o hocalardan ders aldığım için kendime övünme payı çıkarmışımdır.  
Arkeoloji Bölümündeki  ilk günkü derslerim birinde Ord.Prof.Dr. Arif Müfit Mansel  yeni öğrenciler olan bizlere Almanca bilmiyorsanız bu bölümde başarılı olamazsınız; Yol yakınken ayrılın;  çünkü  yararlanacağınız kitaplar    Almanca, maalesef   Türkçe kitaplar yok demişti. Moralimiz bozulmuştu. Buna rağmen sebat ettik; Almanca kitapları Alman Filolojisindeki bir arkadaşımıza tercüme ettirerek öğrenciliğimizi sürdürdük. Sonraki yıllarda çoğumuz başarılı olmuş, hocamızı yanıltmıştık.
Günümüze bakıyorum arkeoloji, sanat tarihi konusunda şimdilerde öylesine çok Türkçe kitap var ki… XVII-XIX. Yüzyıllarda yazılanlarında tercümeleri bile yapılmış…
Yeni kuşakların bizlerden çok daha şanslı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.. Kendilerinden bu şansı iyi kullanmalarını dilerim.
Trakya Üniversitesinde ders verdiğim günlerde önce yeni gelen öğrencilere bakıyor; kendimce hangilerinin ileride başarılı olup olamayacağını tahmin etmeye çalışmıştım. O öğrencilerimden birisi de Kerim Altuğ idi. Onunla bağlantım hiçbir zaman kopmadı, yeri geldikçe görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Kerim Altuğ şimdilerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Müzeler ve Kütüphaneler Müdürlüğü görevini sürdürürken bilimsel çalışmalarını yapıyor,  bilimsel dergilerde makaleleri yayınlanıyor. Son eseri olan, yılların emeğine dayanan bir çabanın ürünü “Yeraltındaki İstanbul” ile büyük bir  boşluğu doldurdu.  İstanbul gibi tarihi bir şehrin öyküsünü gözler önüne sererken şehrin bölgelerini, tarihini, Bizans yapılarını, geçmişten kalan kalıntılarını, tarihsel dokusunu camilerini; kısacası aklınıza ne gelirse neyi sorgulamak isterseniz hepsini bu eserde bulursunuz.  Kısacası bu tarihi şehri bir kez daha keşfediyorsunuz.
Yeri gelmişken bu kitabın yazarından kısaca söz etmek isterim.
İstanbul’da 1978 yılında dünyaya merhaba demiş… Çocukluğu ve gençlik yılları Tarihi Yarımadasında geçmiş. İstanbul’un tarihsel doku, yapıları, camileri, kiliseleri, çeşmeleri ve hatta bostanları;  kısacası bu efsunlu şehir küçük yaşlarından itibaren onu etkilemiş…. Tarihi Yarımada’nın sokaklarında kaybolmuş geçmişin izlerini keşfetmeye bayılırmış. Pertevniyal Lisesi’nde 1995 yılında mezun olmadan önce arkeolog olmayı kafasına koymuş.. Diplomasını alınca Trakya Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümüne kaydını yaptırmış. Kerim’i işte o zaman tanımıştım. Başarılı bir öğrenciydi; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi  Klasik Arkeoloji bölümüne isteği doğrultusunda üçüncü sınıftayken yatay geçiş yapmış 2000 yılında da mezun olmuştu. Lisans öğrenimi süresinde arkeolojik kazı ve araştırma projelerinde görev almış, Perge nekropol kazılarında beş yıl görev yapmış, Sagalassos kazılarında bulunmuş, Prof.Dr Haluk Abbasoğlu ve  Prof. Dr. Marc Waelkens onun deneyim ve mesleki   yaşamında önemli yerleri olmuştur. 
İstanbul Üniversitesinde lisansüstü öğrenimini sürdürürken Ayasofya’da Sabahattin Türkoğlu’nun müze müdürlüğü sırasında bir süre çalışmıştır. 
İngilizce ve Fransızca dilerine de hâkim olan Altuğ akademik çalışmalarında Prof. Dr. Harald Hauptmann ve Wolfgang Radt başta olmak üzere Anadolu Arkeolojisi’nin önde gelen uzmanlarıyla tanışma olanağını da bulmuştu. 
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Anabilim Dalı, Mimarlık Tarihi doktora programına 2005 yılında kabul edilmesi yaşamında başarının başlangıcı olmuştur. Teknik Üniversitedeki eğitim sürecinin ardından, İstanbul’un Bizans dönemi sarnıçlarının mimari özellikleri ve şehirdeki dağılımlarını inceleyen doktora tezini başarılı şekilde tamamlamıştı. Bizans sarnıçları üzerinde yoğunlaşmış, bu konuda yayınlar yapmış, sanat ve mimarlık tarihi dersleri vermişti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesindeki Tarihi Yarımada raportörlüğünün görevinin ardından 2019 yılında önce Kültürel Miras Koruma Şube Müdürlüğüne.2020 yılından itibaren de Kütüphane ve Müzeler Şube Müdürü görevine atanmıştır.
Kendisinin başarılı çalışmalarının yanı sıra daha nice aydınlatıcı bilimsel kitaplar yayınlamasını dilerim.

 

Bu yazı 2088 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum