içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

SÜSLENELiM GARİ!

SÜSLENELiM GARİ!

Gülşah Sürücü

 

Kutlama amacıyla ağaç süsleme geleneğinin, günümüz yılbaşı kutlamalarını bugüne getirdiğinden ve yılbaşı ağacı süslemenin tarihinden sanki kimsenin haberi yokmuş gibi, her yeni yıl öncesi olduğu gibi yine ağaç süslemek isteyenler ve onlara engel olanlar arasında tartışmalara tanıklık ettiğimiz bir yeni yıl arifesi oluyor. “Ağaçlar süslenmesin!” diye cephe alanlardan, “Ağaçlar hiç süslenmesin!” diye ağaçların dallarını kesene kadar bu sene bu sanrıda yok yok.

 

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde geçen hafta yaşanan ağaç süslemek isteyenler ve istemeyenler arasında çıkan arbedenin bir yenisi de bu hafta İstanbul Üniversitesi’nde gerçekleşti; yılbaşı ağacına süs ve dileklerini asmak isteyen öğrencilere de güvenlikler saldırdı. Saldırıda yaralanan öğrenciler oldu, ağaçlara zarar verildi.

 

Nardugan, Hayat Ağacı ve süslediğimiz ağaçlar

 

Kış gündönümünde palmiye ağacına saygı duyulması geleneği de, Romalıların şenliklerin yanı sıra evlerini de yaprak dökmeyen dallarla süslenmesi veya Satürn’e adanmış bir festival olan ‘Saturnalia’ da bir kutlamadan bahsediyor bize. Dünyanın batısından doğusuna ağaç süsleme kültürünün Noel ağacı geleneğinden çok daha fazla bir şeyler anlattığını bu yüzden yeniden hatırlatmak gerekiyor. 

 

Ağaçları, özellikle de yaprak dökmeyen bitkileri süslememizin tarihi çok eski. Kış mevsimi esnasında gerçekleşen, gündönümü kutlamaları sırasında yaprak dökmeyen bitkiler; Mısırlılar, Çinliler ve Romalılar da dahil olmak üzere neredeyse tüm eski uygarlıklarda yaşamın ve yeniden doğuşun sembolü olarak aramızdalar. Her ne kadar Türklerin çam ağacı süslemeyi Batılı devletlerden öğrendiği düşünülse de dünyaca ünlü sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, bunun eski bir Türk âdeti olduğunu bize anlatıyor.

 

Çam ağacı süslemek, yeni yıl bayramı 'Nardugan'dan gelen bir Türk geleneği. Bugün Noel Baba diye bildiğimiz karakterin bizzat atası ‘Ayaz Ata’, Aralık’ın 22’sindeyiz ve günlerden, ışığın karanlığı bir kez daha yendiği ‘Nardugan’. 

 

Eski Türk gelenekleri ve mitolojisine göre bu zamanlar ağacımızı süsleyip baht açıklığı ve nasibimize kavuşmayı dileyebileceğimiz zamanlar. Bu pratik Batı ile değil bizatihi Türklerin ta kendisiyle alakalı. Türklerin tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasındaki ‘akçam ağacı’ bize hayattan bahsediyor ve aslında Anadolu’da, halıda kilimde seramikte ve kültüre dair pek çok eşya ve objede motif olarak gördüğümüz ‘hayat ağacı’.

 

Nişantaşı/2010

Türklerin her devirde çam ağacına büyük önem verdiğini ve özel günlerde süslediğini anlatan Çığ, tarih boyunca çam ağacıyla olan ilişkimizi şöyle tarif ediyor:

 

“Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk âdetidir. Yeni Türk devletleriyle münasebetimiz bize yepyeni şeyler öğretiyor. Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. Bu hayat ağacıdır. Sümerlerde de var. Bir ucunda ‘Gök tanrısı’ duruyor. Türklerde Güneş kutsal ama Tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık’ta Güneş yeniden fazla olarak dünyayı aydınlatmaya başlayacak. Günler uzamaya başlayacak. Türklerin ‘Gök tanrısı’ gün ile geceyi tanzim ediyor gökte. Sözde gün ile gece sürekli münakaşa hâlinde. 22 Aralık’ta gün geceyi yeniyor. Bunu ‘Yeniden doğuş bayramı’ Türkler kutluyorlarmış. Türkistan’da bir ağaç varmış, akçam. Ve bu akçam başka yerde yetişmiyormuş. Akçam getirip eve koyuyorlar, akçamın altına o sene Tanrı onlara güzel şeyler verdi, güzel bir yaşam verdi diye Tanrı’ya hediyeler koyuyorlar. Dallarına da ertesi sene için Tanrı’dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdela koyuyorlar. O günlerde büyük bayram, şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu âdet Türkler yoluyla Avrupa’ya geçti. Konunun Noel ile alakası yok. İznik Konsili’nde pagan âdeti görülen bu âdeti İsa’nın doğuşu olarak kabul edelim diyorlar ve bu âdet Hristiyanlara geçiyor. Ama ağaç süsleme pek yok, 16. yüzyılda Almanya’da başlıyor, daha sonra Fransa’ya geçiyor ve dünyaya yayılıyor.”

 

Ağaç süsleme günümüzde Noel ile ilişkilendirilmiş olsa da, aslında ağaç süslemek yeni yıla geçiş sırasındaki varlığı birçok kültürde tesir etmiş gelenek. Bu gelenek tüm dünyanın ve hem de epey bir süredir bu devran böyle dönüyor. Bize de dair bir gelenek olduğunu unutmamız bir yana, bir kez daha bir geleneği elimize yüzümüze bulaştırdık bu sene yeniden.

 

“Ne olur yani bir ağaçtan?” demek için ise çok geç olduğunu biliyoruz, taze bir toplumsal hafızamız var ağaçlarla ilgili ve bugün bir ağacı süslemek için bile mücadele etmemiz gereken bir yeni yıl arifesindeyiz. Geleneklerimizi hatırlamak ve hayatın devam edebilme potansiyelini kutlamak için ise bugün yeni bir gün. Gündüzün geceyi yendiği bayram Nardugan kutlu olsun!

 

Bugünlük de bu kadar!

Hoşçakalınız! Sağlıcakla kalınız !

Datça Havadis'siz kalmayınız! 

Bu yazı 1407 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum