içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Yeni Gündemde Şeyh Said isyanı var!..

Türkiye’yi asıl gündeminden uzaklaştırmak,  dikkatleri başka yöne çekmek isteyenler geçmişte yaşanmış bazı olayları ortaya atıyorlar. Böylece yeni gündem yaratma çabasına girerlerken, bazı cahil kesimin gösterilerine olanak sağlıyorlar. Nitekim Bursa Tophane Surlarına kemliği belirsiz kişilerin  “Şeyh Said onurumuzdur” başlıklı pankartın asılması bunun çirkin bir örneğidir. O pankartı asanlar acaba Şeyh Said ’in gerçek kimliğini biliyorlar mı? Yoksa onu Kürt milliyetçisi mi sanıyorlar?

Gündeme  getirilecek, toplumu gerecek, ilgisini çekecek bir şey bulamayanlar;  tarihi karıştırıp  bir şeyler bulmaya  çalışıyorlar. Bunu yaparken de bilgisizliklerini cehaletlerini  farkında olmadan ortaya koyuyorlar..

Cumhuriyetin 100. Yılında, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi şehrin ana caddelerinden birisine “Şeyh Said Bulvarı”  ismini vermesi bir anda günün tartışılan konusu oldu.

Cumhuriyete ve onun kurucusu Atatürk’e karşı olanlar kendilerince kahramanlar yaratıp,  putlaştırmaya,  heykellerini dikmeye, onları yüceltecek konuşmalar yapmaya meğer ne kadar meraklıymış…    İnsan şaşırıp kalıyor…

Yeni kurulmuş cumhuriyetin ilk yıllarında İngilizlerin silah yardımı ve parasal desteğiyle yaşanan Şeyh Said isyanı en ince ayrıntısına kadar incelenmiş ve o günlerin TBMM tutanakları göz önüne alınarak yayınlanmış onlarca eser, makale ve doktora tezleri vardır.  Okumadan, düşünmeden, kulaktan dolma bilgilerle ahkâm kesenlere benim bir uyarım olacak;  Önce şu kitapları okuyun ve ondan  sonra konuşun.  Şenol Yücedağ’ın “Şeyh Said İsyanı ve Ezeli Düşman”, Metin Toker’in  “Şeyh Said ve İsyanı”,  Aydın Akyüz’ün  “Şeyh Said İsyanı” ve son olarak ta  Ümit Doğan’ın “Şeyh Said İsyanı ve Gerçekler”. Bu arada Sinan Meydan’ı okumalarını öneririm. Kısacası biraz zahmet edip bunlardan en az birini okursanız Şeyh Said isyanının altında yatan gerçekleri, bunda kimin çıkarları olduğunu ve isyanı başlatan kişinin kim olduğunu öğrenirsiniz.  Belki o zaman bu konuda hiçbir şey bilmediğinizi anlarsınız. İnsanın aklına ister istemez Prof.Dr.  İlber Ortaylı’nın bir sözü geliyor:

“Sopayı diksen filiz verecek şu topraklarda hala sürünüyorsak, açsak, yorgunsak iki sebebi var; cehalet ve ihanet.”

Cumhuriyetin ilanından iki yıl sonra, devrimlerin yapılmaya başladığı günlerde Türkiye’nin doğusunda korkunç bir olay yaşanıyor. Orada yaşayan aslında koyun tüccarı ve bir tarikatın şeyhi olan Kürt kökenli Şeyh Said din elden gidiyor, padişahı, şeriatı, hilafeti isteriz diye ayaklanıyor. Kendisine İngilizlerle Kürt Teali Cemiyeti yardım ediyor. Peşinde de cahil, okuma yazması olmayan insanlar…

Bu isyanın altındaki gerçekler birbirlerinden oldukça farklı; İngilizler Lozan Anlaşmasında çözümü ileri bir tarihe bırakılan petrol yatağı Musul ve Kerkük’ü Türklere bırakmak istemiyorlar. Bu isyanla Türklerin oraya olası bir müdahalesini önlüyorlar.  Şeyh Said ise bazılarının söylediği gibi Kürt milliyetçisi falan değil irticadan yana bir asi… Büyük olasılıkla İngilizlerin piyonu…

Menemen’deki Kubilay olayı ile yakın benzerlikleri olan bir ayaklanma… 

Yeşil bayrak açarak peşine taktığı on bin kişiyle Türkiye Cumhuriyetini yıkmak isteyen bir kişi…

Ayaklanma 13 Şubatta Piran köyünde başlayarak gelişiyor; Eğin, Genç, Lice, Hani, Muş, Çapakçur, Elazığ ve Diyarbakır’a kadar gelişiyor. Ziraat Bankasını ve halkı soyuyorlar, jandarmaları, devlet yöneticilerini öldürüyorlar...

Cumhuriyeti yıkmak, şeriatı geri getirmek başlıca amaçları…

 İsyanı bastırmak üzere üzerlerine gönderilen Türk ordusuyla savaşıyorlar ve başlıca hedefleri olan Diyarbakır çevresinde 6 Mayıs 1925’de yeniliyorlar. İsyan bastırıldıktan sonra Diyarbakır İstiklal Mahkemesinde vatana ihanetten yargılanan Şeyh Said, Şeyh Abdullah ve 46 asi 29 Haziran 1925 de Diyarbakır Meydanında asılarak idam ediliyor.

Bu isyanda 12.000 asker olmak üzere 52.000 kişi yaşamını yitiriyor. O bölge insanı bir daha çocuklarına Said ismini koymaktan kaçınıyor. Bu isyandan çok sonraki yıllarda halamın kızı doktor olarak Maden ilçesinde görevlendirilmişti.  Bir gece köylerden birine doğum için çağırılmış, doğumu yaptıktan sonra  çocuğun göbeğini  keserken ismini koy demişler. O da büyükbabamın ismi olan Mehmet Said diye göbeği  kesince  oradakilerin sesleri kesilmiş, korku dolu bir hava esivermiş.. Kısacası yıllar sonra bile Said ismini anmak istemeyen yöre halkı…

Şeyh Said isyanı ile Kerkük ve Musul kaybedilmiştir. Bu konuda konuşanlar işin biraz da tarihin bu yönüne bakmayı, düşünmeyi bilebilseler…

 

Bu yazı 2153 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum