içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ayasofya’da kubbeden düşenler varmış!

İnsanın hayal gücü akıl almaz derecede olaylar yaratır.  Bazen hayal görür;  sonra onu gerçek sanır. Bazen de kendisine anlatılan gerçek dışı olaylara da inanır. Sonrada onları gerçekmiş gibi anlatır; işin kötü yanı da kendisine inananların olmasıdır. İşte o zaman sıkıntı ortaya çıkar…

Ayasofya Müzesi eski müdür yardımcılarından ve birlikte görev yaptığım Suat Kongaz bir video kaydı göndermiş ve mutlaka seyret diye bir de not eklemiş.

Ayasofya’nın müze olduğu dönemde çekilen videoyu seyrederken şaka mı dedim; sonrada 1 Nisan şakası mı diye düşündüm. Tarihte ün yapmış Teyo emmi pehlivan gibi palavracılardan birine mi özenildi demekten kendimi alamadım. Kısacası tam bir karar veremedim.

Ayasofya onarımlarını yapan müteahhitlerden birinin oğlu olduğunu söyleyen biri Ayasofya kubbesinde neler olduğunu anlatıyor: 

“Kubbenin onarımında çalışan personel pat pat yere düşüyorlarmış, Müteahhit işçileri doktora götürmüş, doktor bunun nedenini anlayabilmek için onların çalıştıkları yeri görmem lazım demiş. Doktor kimseden izin almayarak Ayasofya’nın kubbesine çıkmış ve teşhisini yapmış.  Meğer aşağıda ısınan hava ziyaretçilerin nefesleriyle birleşince kubbede vertigo hastalığına (!) neden oluyormuş. Videoyu çekenin babası gelmiş ve kubbenin havalandırma delikleri kapalı olduğunu görmüş.  Meğer kurşuncu ustası bilmeden havalandırma deliklerini kapatmış… Hemen delikleri açtırmış, A4 kâğıdını oraya tutmuş hava sirkülâsyonu kâğıdı çekmiş… Bu kez elini uzatmış elini de hava dolaşımı çekmeye başlamış…”

İlginç bir hikâye ama gerçek dışı…

Bunları anlatanın çektirdiği videoyu seyrettikten sonra söyleyecek söz bulamadım. Palavranın da böylesi olur mu diyemedim; demek oluyormuş…

Şimdi gelelim Ayasofya’nın müze olduğu yıllarda  “Rölöve ve Restorasyon Müdürlüğünün”  kontrolü altında onarımlar yapılıyordu. Türkiye’nin en ünlü restoratör mimarlarından rahmetli Mualla Anhegger ve Alpaslan Koyunlu son derece titiz çalışmalarla hem yapıyı hem de kubbeyi onarmışlardı. Bu arada ülkemizin en ünlü kurşuncu ustalarından Semih ustada Topkapı Sarayının yanı sıra Ayasofya’nın kurşun işlerini yapmıştı. Havalandırma deliklerini kapatmalarına imkân yoktur. Bilgileri, deneyimleri ve görgüleri bunu engeller.

Müteahhitlerin oğlu meselesine gelince; Ayasofya’nın müteahhitliğini önce diğer müzelerin onarımlarını yapan  Saruhanlar, sonrada NET YAPI yapmıştır. Videoyu çeken onlarında oğlu değildir. Benim gülüp geçtiğim bu gerçek dışı olaya Suat Kongaz kafayı takmış; araştırmış videoyu çekenin üniversitelerden birinde öğretim görevlisi, babasının da müteahhit değil Topkapı sarayında rahmetli bir kalemkâr ustası olduğunu öğrenmiş. (Konumuz kişileri teşhir etmek olmadığından isimlerini vermeye gerek yok)  

Ayasofya’da kubbede personel peş peşe düşecek ve bundan başta Ayasofya Müzesi yönetiminin ve  Rölöve ve Anıtlar  Müdürlüğünün haberi olmayacak. Gerçek olsa Türkiye ayağa kalkardı o da ayrı bir mesele…

Ayrıca müzeye yönetimin haberi olmadan  doktor gelecek incelemelerde bulunacak ve vertigo  virüsünün düşmelere neden olduğunu anlayacak!. Düşen işçiler kubbeden 55 metre aşağıya düşerse ölmeyecek yalnızca hastalanacak.

Tıp literatüründe vertigo virüsü diye bir şey yoktur. Vertigo baş dönmesini ortaya koyan bir duygu olup sıklıkla bulantı, kusma, güç, görme kaybına ve denge bozukluğuna neden olur. Kulak kristallerinin zedelenmesi veya kulağa su kaçması da vertigonun bir başka nedenidir.

Ayasofya kubbesinden söz ettik,  şimdi gelelim gerçeğe:

Ayasofya’nın kubbesi dört büyük paye ve onları birbirine bağlayan pandantifler üzerine oturtulmuştur. Üzeri kurşun kaplıdır. Kubbenin yerden yüksekliği yaklaşık 55 metre olup; kuzey-güney doğrultusunda çapı 31.87 metre,  doğu- batı doğrultusunda da 30.86 metredir. Kubbe yapımından 22 yıl sonra depremle doğuya doğru kısmen yıkılmış, yapının mimarı İsidoros’un aynı isimli yeğeni tarafından onarılmıştır.

Ayasofya kuzey rüzgârlarına açık olduğunden kubbe kurşunlarının onun altındaki dolguların zaman zaman onarılması gerekmiştir. Kısacası Ayasofya’nın onarımı hiçbir zaman bitemez. . 1980’li yılarda kubbe kurşunları tümüyle değiştirilmiş, ana mekânı önce ahşap bir iskele kurularak çalışmalar sürdürülmüştür. 1990’ lı yıllarda ise asansörlü çelik bir iskele kurularak kubbenin onarım sürdürülmüştür. Bütün bu çalışmalar sırasında ne hastalanan ne de düşen işçiler olmamıştır.

 

Ne yazık ki; toplumun bazı kesimleri hayali, gerçek dışı hikâyelere kolayca inanırlar ve bunu gerçek diye etrafa yayarlar. Bu yazıyı da bunu için yazmak istedim; nedense bazıları hayali veya yalan yanlış anlatımlarla kendilerinin ne kadar bilgili olduklarını göstermek isterler. 

 

Bu yazı 3863 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum