içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ya tarih olacağız, ya tarih yazacağız!

Meral Akşener genel seçimlere kısa bir süre kala altılı masadan beklenmedik şekilde kalkığında bu sözü söylemişti. Akşener’in altılı masadan kalktıktan bir kaç gün sonra geri dönmesi siyasi çevrelerde olduğu kadar toplumda da şaşkınlık yaratmıştı. Ayağına kurşun sıktı diyenler olmuş, ben de bu konuyu köşeme taşımıştım. Yaptığı son derece yanlıştı; İYİ Partiyi  kurarak sağdaki bir boşluğu  doldurması, halkla bütünleşmesi kendisine umut bağlanmasına neden olmuştu. Yerel seçiminin yaklaşmasından önce kendi başımıza seçime gireceğiz demesiyle siyaset bir anda acabalarla çalkalanmıştı.
Meral Akşenir neden böyle yapmıştı; insanlar onu bu yöne iten nedenler neydi diye düşünmeye başlamıştı. Bizim toplumumuzda bir zamanlar vefa diye bir duygu vardı. Anlaşılan artık o duygudan da pek eser kalmamış olmalı…
Bazıları toplumumuzu balık hafızalı olarak suçlarlar.  Yeri gelip vefa’dan söz ettiğimize göre; yakın geçmişe dönelim ve hafızamızı tazeleyelim.
Meral Akşener ve arkadaşları MHP’nin  milletvekili listesine giremeyeceklerini öğrenince Devlet Bahçeli’yi Genel Başkanlıktan indirmek için kongre yapmaya kalkmışlar; ancak yargının engeliyle karşılaşmışlardı.  O zamanın MHP’si içerisinde anlaşılan bazı sıkıntılar vardı; Meral Akşener o günlerde partinin ağır toplarından birisiydi ve daha önce bakanlık yapmıştı. Bunun için de 25 Ekim 2017’de İYİ Partiyi MHP’den ayrılanlarla kurmuş ve kadrosuna deneyimli politikacıları almıştı. Ancak seçim yasasına göre ülke genelinde teşkilatlanamadığından 2018 seçimine giremeyecekti. İşte o zaman CHP devreye girmiş ve İYİ Partiye on beş milletvekili vererek mecliste gurup kurdurarak seçime girmesini sağlamıştı. 
İYİ Parti muhalefet kanadı için bir umut olmuştu.
Bundan sonra CHP ile İYİ Parti arasında cicim ayları başlamış, Tâki Akşener’in altılı masadan kalkmasına kadar sürmüştü. 
Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığındaki CHP’nin bazı yanlışları olmuştu. Bunların başında daha önce Ekmelettin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı, siyasi etkinliği olmayan, AKP’den ayrılanlarla altılı masayı kurmasıydı. AKP’den ayrılanların arkasından beklenildiği gibi milletvekilleri gelmemişti. Bir başka yanlışta;  genel seçimde 39 milletvekilini diğer partilere bol keseden verilmesiydi. 
Son genel seçimlerde Akşener’in tutumu umut olarak kurulan İYİ Parti’ye oy kaybettirmiş, partinin oyları yüzde on altıdan yüzde dokuza kadar gerilemişti. Belki de bu durum CHP’ye seçimi ve cumhurbaşkanlığını kaybetmesine etken olmuştu.  .
Meral Akşener ve ona bağlı ekibi,  partiden istifaların artmasına rağmen bundan ders çıkaramamış olmalı ki, 31 Mart 2024 yerel seçiminde CHP ile köprüleri bir kez daha atarak yerel seçime 81 ilde kendi adaylarıyla gireceklerini ilan etmişlerdi, Bununla da kalmayarak, vefa duygusundan uzaklaşarak Kılıçdaroğlu’na cumhurbaşkanı adayları olmalarını dayattığı Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’a karşı yakışıksız sözler söyleyerek adeta muhalefete  muhalefet yapmaya başlamıştı.
Meral Akşener’in böyle yapmasının nedenleri neydi?
Partisine çok mu güveniyordu veya bazı yerlerden ışık mı almıştı?
Bilemeyiz.
Her seçim öncesi yapılan anketler onu yanıltmış olabilir miydi?
CHP’nin yeni Genel Başkanı, partide değişim rüzgârları estiren Özgür Özel’in arayı bulma çabaları sonuç vermedi. Sonunla alınan karara saygılıyız demekle yetinildi ve CHP seçime tek başına girdi ve beklenenin çok üstünde büyük bir başarı sağladı.
İYİ Partinin 31 Mart seçiminde 1.735.924 oy alarak yüzdesi 4.76’ya gerilerken yalnızca Nevşehir ile 24 ilçe başkanlığı kazandı. Akşener’in yersiz çıkışı CHP’ye yaradı ve İYİ Parti seçmenini büyük ölçüde kaybetti.  Oysa İYİ Parti il ve ilçe başkanlarından çoğu ile bazı milletvekilleri ittifaktan yanaydı. Akşener onları umursamadı, partisine gönül verenlerin de partiden uzaklaşmasını sağladı.
Yerel seçimin hezimetle sonuçlanması Akşener’i öfkelendirdi. Seçim öncesinde de sürekli  şiddet, hakaret dilini kullanmıştı. E.İmamoğlu ile M.Yavaş’ı haksız ve dayanaksız olarak suçlamıştı. Kısacası suçlamalarında gözünü karartınca partisi zarar görmüştü. Sonunda kötü bir sınav vererek seçimi kaybetti; önce istifa edeceğini, sonra da kurultayı toplayacağını kendisinin de aday olmayacağını ilan etti. Demokrasilerde seçimi kaybeden çekilir diye bir gelenek varsa da bu gelenek bizde pek işlemiz. Gerçekte Akşener’in kararı yerinde ve doğrudur.
Sözünden döner mi; dönmez mi bilemeyiz. Tarihimizde bunun örneği vardır. Bahçeli’de önceki seçimlerden birinde kaybetmiş, partisi meclise girememişti. O günlerde evine kapanıp istifa ettiğini söylemiş; sonra da taban beni istiyor diye sözünden dönmüştü. Akşener’ de kongre beni istiyor diyebilir mi; yoksa siyasetten çekilir mi?
Bilemeyiz.
Şu anda bilinen; "ya tarih yazarım ya da tarih olurum" derken; şimdilerde tarih oldu gibi görünüyor.
Nusret Çam’ın facebook’daki bir sözüyle yazımı noktalamak isterim:
“Az ile yetinmeyi bilen insan her zaman toktur. Çok şey isteyen insan ise her zaman açtır.”

 

Bu yazı 898 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum